Şakadan da öte...

A -
A +
“At ürker adam dili tutulmuş kalakalır. At kaçarken sandıklardaki üzümler yerlere saçılır...”
 
 
Rahmetli babam anlatmıştı. Altınözü yöresinden Amik Ovasına saman işçiliğine gitmişler. O tarihler şimdinin tam tersi… Saman bulmak çok kolay ama vasıta bulmak kolay değil. Böyle olduğundan yaya olarak gittikleri gibi bazen de at sırtında gitmişler işlerine tarlalarına bağ ve bahçelerine…
O gün de yaklaşık 7-8 saat gitmek zorunda kalmışlar.
Günler süren çalışma bir akşamüstü sona ermiş. Ertesi sabah ücretlerini alır çıkarlar dönüş yoluna. Git git bitmez yollar… Geceyi de yürüyerek geçirdikten sonra şafak vakti köye yaklaşırlar…
Şafak vaktinde arkalarından gelen sese dikkat kesilirler. Önde sandık yüklü bir at ve arkasında da bir adam vardır. Belli ki o yıllarda köylere at arabasıyla incik boncuk satmaya gelen bir çerçidir…
Gençlik var serde. Yorgunluk ayrı muziplik ayrı… Akıllarına bir muziplik gelir. Sanki önceden planlanmış gibi hemen uygulamaya geçerler.
Şöyle ki… Babamlar altı kişidir... Ellerinde birer tane büyük beyaz saman çuvalı vardır. Çerçinin geçeceği yolun üzerine yolun iki tarafına üçerli olarak uzanırlar. Üç çuval yan yana sıralanınca tam da kefenlenmiş ölüleri uzatmış gibi olur.
At önde adam gerisinde olduğu hâlde kendilerine yaklaşınca bunlar kendilerine patika yola doğru yuvarlar… Çuvallar yuvarlanmaya başlayınca korkunç bir durum oluşuyor. At ürkerken olanları gören adam korku şokuna girer. Dili tutulmuş öylece kalakalır. At kaçarken sandıklardaki üzümler yerlere saçılır.
Bu defa babam ve arkadaşları ne yapacaklarını şaşırırlar. Çok pişmandırlar ama olan olmuştur bir kere… Adamın etrafına gelip dil dökmeye başlarlar. Bu işin bir şaka olduğunu o beyaz çuvalların saman çuvalı olduğunu anlatmaya çalışırlar. Çuvalın içinden samanı çıkarıp gösterirler filan…
Uzun uğraşlardan sonra adam kendine gelmeye başlar. Dökülen üzümleri toplar. Parlayıp kaçan atı da yakalayıp getirirler.
Özür dilemeler… Helallik istemeler… Sonunda olay tatlıya bağlanır. Adam korkusunu geçiştirmiş öfkesini de bastırmıştır ama neden sonra…
Rahmetli babam bu olayı zaman zaman anlatırken derin bir  “Ah…” çeker pişmanlığını dile getirirdi. “Çok kötü şeyler olabilirdi” derdi.
Şaka da olsa insanı korkutacak aklını başından alacak kadar olmak zorunda mı?
       Abdullah Aydın-Hatay
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.