Komutan Ahmet Yesevî’yi sorunca...

A -
A +

“Medeniyet Tarihi Hocamız MGK üyesi, Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu'nun anlattığı gibi cevapladım.”

 

 

Tabur kumandanı bir içtimada bizlere Ahmed Yesevi Hazretlerini sordu. O zamana kadar kime sordu ise bir iki kelimeden öte bilgi veren çıkmadı. Sıra bana geldiğinde üniversitede Medeniyet Tarihi Hocamız MGK üyesi de olan Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu'nun anlattığı gibi cevapladım:

“Pir-i Türkistan olarak tanınır. Türk yurdu Türkistan'ın en büyük evliyası olduğunu, kısa ve öz şiir ve sözlerle İslamiyet’i kalplere nakşetmesiyle tanınır... Bugün Türk dünyasının esaret altında bulunduğu Rusya ve Balkanlar, Fars hâkimiyetindeki İran, Arap devletlerindekiler ile zulüm altındaki bütün Türklerin benliklerini muhafazasında en başta gelen mutasavvıftır” diye söyleyince komutan emir erine şu talimat verdi:

“Gazanfer Komutanı al, odama götür. Kâğıt kalem ver, anlattıklarını yazsın!”

Komutanın odasına gidip anlattıklarıma ilaveler yaparak yazdım. İki hafta geçmeden, emir eri gelip bölük komutanına beni tabur komutanının odasına çağırdığını söyledi.

Tabur komutanı gayet iyi karşılayıp iltifat etti. İkramlarda bulundu. Meğer yazdıklarımı çocuğuna edebiyat ödevi olarak vermişler. Çocuğu da bu ödevden tam puan alınca, bana çocukça bir hediye göndermiş, onu da verdi ve teşekkür etti.

Tabur komutanımız mezuniyet sonrası kura çekerken bizimle birlikteydi. Beni görünce, “Senin kuranı ben çekeceğim, kabul mü?” dedi gülerek.

“Memnun olurum komutanım” cevabım üzerine:

-Yok, sen çekeceksin! Bol şanslar dedi.

Kuramı çektim.

“Kurayı bana ver” deyince minik kura pusulasını teslim ettim. Açtı, okuyup tebessümle bana baktı.

“Al bak, memleketini çektin! Kalbinin temizliğini yine ispatladın!” dedi.

Kurayı okuyunca, şaşırdım. Adana’da 6. Kolordu'da bir karargâh bölüğünü çekmiştim.

Memleketimi çektiğimi kimseye inandıramadım. Hangi paşanın oğlu olduğum, torpilimin nereden olduğu gibi bir sürü sorulara muhatap oldum. Ama kura çekilecek haftanın öncesinde, o zamanlar harap vaziyette olan İstanbul’daki 3 büyük evliyadan birisi olan Mehmed Emin Tokadî hazretlerinin türbesi dâhil hepsini ziyaret ederek dua etmiştim. Babam ve ailem de tekin değillerdi. Yani müminin feraseti vardı… Annem “oğlum yatılı okudu. Onu en çok askerde görüp beraber oldum” derdi. Bu kura ile muradına ermişti. Ayrıca sıkıyönetimde eve ciple gelip gitmeme “benim oğlum subay” diye imrenerek bakışı da kayda değerdi...

          Gazanfer Şahin

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.