“Komutanım harekât nereye?..”

A -
A +

“Görmüyor musunuz komutanın cipi! Doğrudan tank komutanına tebligat emri var!..”

 

Sicilimin temizliğinden askerde de başıma gelmedik kalmamıştı. “Karar kayıt”, telli telsiz gelen-giden evrak, muhabere kademe dâhil kozmik oda katına verilmiştim. Görevli olarak Kozmik Oda’da vazife alıp tutanağa imza atmışlığım bile olmuştu.

Öyle hareketli bir askerlik yaşamıştım ki Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, İskenderun, Dörtyol, Mersin Konaklama Komutanlığı'na kadar buradaki pek çok askerî birliğe evrak ile asker teslimi yaptım.

Kıta sahanlığı ve o yıllarda yaşanan Hama Katliamı gerginliğinde araziye çıkıp akşamdan sabaha kadar komutanların bizzat eline teslim edilecek emirler götürdüm. Geniş alana konuşlandırılmış birliklerin karargâhlarına giderken gece yarısı adım başı parola söylemekten canım çıktı:

“Dur kimdir o!” nidasıyla durdurulup parola söyleyerek, kurşunlanmadan ilerliyordum.

Sabaha karşı en son Tank Birliği'ne yaklaşırken sıralanmış komutanlar dâhil, subay ve astsubaylar yolu tutmuş bekler hâlde gördüm. Adım başı durdurulup parola söylemekten ve uykusuzluktan bitkin duruma düşmüştüm. Subaylar tarafından durdurulmak isteyince;

“Görmüyor musunuz komutanın cipi! Doğrudan tank komutanına tebligat emri var. Çekilin!” diye haykırdım.

Sıradaki askerlerin hepsi “araçta komutan da var” zannıyla esas duruşa geçtiler. Selama durdular! Tebligatı yapıp dönerken orada cipi durdurdum. Komutanları selamladım.

“Durumu biliyorsunuz! Akşamdan beri uykusuzum ve adım başı durdurulup parola söylemekten ve 'komutanım harekât nereye?' sorusundan bıktım, kusura bakmayın” dedim.

İçlerinde bir bölük komutanı hariç hepsi bana hak verdi. O bölük komutanı da benim kayırıldığımı düşündüğünden olsa gerek fazla üstelemedi.

Harekâtın nereye olduğunu sordular. Dedim ki:

-Ben asteğmenim. Karargâh çadırına alınmıyorum. Dışarıda bekletiliyorum. Bu sebeple harekâtın nereye olduğuna dair bilgi verilmedi ve duymadım. Tebligat da bizzat komutanlara yapıldı.

Bir defasında da görev dönüşü Gaziantep Nurdağı Sakçagözü üstünden aşağıya inmeye başladık, araç aniden hızlanmaya başladı. Şoföre sordum, “komutanım hidrolik yağı aktı” cevabı üzerine, frenlerin tutmadığını anlayıp kepi elime aldım. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.