Tam ümidi kesmişken...

A -
A +
 “Bir insan nasıl bu kadar anlayışlı olabiliyordu, inanamadım ama gıyabında takdir ettim”   Emanet çantayla yaptığım yolculukla ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum. Hani derler ye aç karnına kimseyle konuşmayın. Bir görüşmeye giderken öğle yemeğinden sonraya ayarlayın, hakikaten doğruymuş… Ben de otogarda sabah çorbasını içince rahatlayıvermiştim. Sinirli halim gitmiş yerine kendi kendimi teselli eden biri gelmişti… Dedim ki kendi kendime gülümseyerek: “Dert ettiğin şeye bak… Altı üstü bir çanta, bir deri mont… Bırak tasalanmayı… Nasıl olsa çantan gitmiş. Sen de öfkelenip öteki çantayı bırakma bari… Hiç olmazsa sen de o bıraktığın çantayı alsana be adam!” Bu iç sesimi kendime talimat saydım. Lokantada çorbanın parasını ödeyip lokantadan çıkınca tekrar perona geldim. Az önce öfkeyle terk etmiştim ya, bu sefer biraz mahcup idim… Ama içerideki adam beni görünce gülümseyerek yerinden kalktı… Bilet kesilen bankın arkasına eğildi oradan bir çanta çıkararak bana uzattı. Sanki benim niyetimi anlamış gibi “çantanı al ve bir daha da çantana sahip ol beyefendi” diyerek çantayı uzattı… Hiçbir şey söylemeden biraz mahcup çantayı alıp oradan ayrıldım. Bir müddet sonra fark ettim ki elimdeki çanta az önce bıraktığım çanta değil. Hatta sanki benim kendi çantam gibiydi… Çantayı kaldırıp baktım… Yine bir hoş oldum… Sağa sola baktım. Kimse kimsenin umurunda değildi… Hemen kucağıma alıp şifresini girip kontrol ettim… Aman Allah’ım bu çanta benim çantaydı. İçinde evraklarım ile benim deri mont da duruyor... Şaka gibiydi. Tam ümidi kesmişken nasıl olurdu? İyi de çantama nasıl kavuşmuş olabilirdim ki? Aklım karıştı… Hemen yine perona döndüm… Bu defa samimi ve meraklı bir tarzda sordum: -Bu çanta benim çantam? -Evet senin çantan. -Ama nasıl olur? -Nasıl olacak senin çakı ucuyla hasar verdiğin çantanın sahibi de yanlışlıkla başkasının çantasını aldığını fark etmiş. Duyarlı vatandaşmış. İzmit’te indikten sonra yanlışlığı fark edince tekrar bir otobüse binip Harem’e gelmiş. Oradan buraya yönlendirmişler. Sen dışarı çıktıktan hemen sonra o geldi. Senin çantayı bırakıp kendi çantasına zarar verildiğini gördüğü hâlde “hayırlısı” diyerek alıp gitti... Çantam elimde sevinirken düşündüm… Bir bendeki telaşa ve öfkeye bak, bir o adamdaki mütevekkil hâle, sorumluluğa anlayışa...          Yusuf Sinan Kara
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.