“Senin bu lojmanda ne işin var?”

A -
A +
“Beyefendi ben sizi çok sevdim. Ziyaretinize gelmek istiyorum, nerede çalışıyorsunuz?”
 
Manisa Adliyesi eskiden şehir merkezindeydi. Adliyenin hemen bitişiğinde de adliye lojmanları vardı. O yıllarda Manisa’nın neredeyse en yüksek binasıydı. Zemin kat ile beraber sekiz kattı. 1986-87 yıllarında bu bölgenin Türkiye gazetesini ben dağıtıyordum. Temsilcimiz Cahit Ağabey o dönemde orada görev yapan bir başsavcıyla tanışmış. Kendisine hediye gazete gönderiyordu. Savcı bey de sekizinci katta oturuyordu. Her gün gazeteyi sekizinci kata çıkıp savcı beyin kapı koluna kıstırıp dönüyordum. Çoğu zaman da asansör bozuk olurdu, merdivenleri çıkıp iniyordum...
Yine bir gün abonemiz olan savcı beyin gazetesini bıraktım. O gün şanslı günümdü, asansör çalışıyordu. Sekizinci katta asansöre bindim yedinci katta asansör durdu. Kapı açıldı. Asansöre kerli ferli yakışıklı kravatlı bir bey bindi. Ondan önce ben “günaydın efendim” dedim. O da karşılık verdi. Elimdeki gazeteleri görünce biraz rengi değişti. “Delikanlı senin bizim lojmanda ne işin var?” dedi. Ben de kibarca “Beyefendi ben Türkiye gazetesinde çalışıyorum. Üst kattaki savcı bey abonemizdir. Her sabah gazetesini getiriyorum” diye cevap verdim.
O bey beni alaya alarak “Yahu bu dinci gazete olmasın?” dedi ve gülmeye başladı. Ben de yedinci kattan aşağıya inene kadar ona hiç fırsat vermeden gazeteyi anlattım. Promosyon olarak verdiğimiz ansiklopedileri anlattım. Ben anlatırken o beni gırgıra alıp “ya öyle mi?” “böyle mi?” diye söylenirken lojmanın bahçe kapısından beraber çıktık. Ben “Beyefendi ben sizi çok sevdim. Ziyaretinize gelmek istiyorum, nerede çalışıyorsunuz?” dedim.
Adam yine alaycı gülerek “Manisa adliyesinde çalışıyorum” dedi. Ben de “beyefendi adınızı lütfeder misiniz?” dedim. Adam bu defa kahkahayla gülmeye başladı. Peki benim adım H. Ö. dedi ve “İyi günler beyefendi” dedim. Ayrıldık.
Yanımda kalem olmadığı için yazamadım, ismini aklımda tutmaya çalışıyorum. Hemen lojmanların yan tarafında abonem olan Burhan A. İsminde bir avukat vardı. Onun gazetesini bıraktım. Ayaküstü biraz sohbet ettik.  Ben “Burhan Abi şu kalemini ver de adliyeden bir memurla tanıştık unutmadan onun isimin yazayım” dedim. Avukat Burhan A. “Adamın ismi ne?” dedi. Ben de “H.Ö. diye birisi belki abone yaparım” deyince, bu sefer Burhan Bey bir kahkaha attı. Sonra “Senin o ‘bir adam’ dediğin kişi kimdir biliyor musun?” dedi… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.