“Bir takım da bana yaz...”

A -
A +
 
“Sizin okulunuza bir koli de Altın Tozsuz Tebeşir de hediye getireceğim müdürüm...”
 
Acemi pazarlamacılığımla ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Bu kahkaha sesine hademe dışarıdan gelerek merakla sordu:
“Müdür Bey hayrola bir durum mu var?” dedi. Müdür bey konuyu özetleyince hademe de gülme korosuna katıldı. Sonra Müdür Bey hademeye “Oldu olacak git bize çay getir” dedi. Çaylar geldi, çaylarımızı yudumlarken yavaş yavaş gülme krizi de bitti, herkes birer ikişer sakinleşti...
Ben ansiklopedi hakkında kısa bir bilgi verdim. Müdür ve öğretmenlerin çoğu mütedeyyin insanlardı. Muhabbeti koyulaştırdık. Müdür Bey “Orhan kardeş bana bir takım yaz” deyince yardımcısı “ben de alacağım” derken o okulda tam 12 takım ansiklopedi sattım. Sözleşmelerini yaptım. Peşinatlarını aldım. Ürün teslimatını da üç gün sonra kendi arabamla getirip bizzat kendilerine teslim edeceğimi söyledim...
Okuldan ayrılırken müdür Mustafa Beye “hocam sizin bu güzel karşılamanıza güler yüzlü davranmanıza size ve bütün öğretmenlere teşekkür ederim, sizin okulunuza bir koli de Altın Tozsuz Tebeşir de hediye getireceğim” dedim ve vedalaştık...
Vakit ikindiye geliyordu sevinçten kanadım olsaydı uçardım. O ara gözüme Belediye binası takıldı saate baktım epey vakit var. Hemen Belediye Başkanının odasına girdim. Kendimi tanıttım. Başkan “demin İzmir’den de pazarlamacılar ansiklopedi getirdi. Onlara da söyledim Belediyenin ödeneği yok” dedi. Başkan karayağız Ali isminde tam bir Yörük ağasıydı. Ben de “Sayın Başkanım sen Yörüklerin Efesisin. Belediyede para yoksa Ali Efemde para gani, eve bir takım ansiklopedi al (nolcek garik) dedim, gülüşmeye başladık. 
Başkan bana “Kara oğlan seni sevdim. Sen bizim dilimizle konuşuyorsun. Senden bir takım ansiklopedi alayım” dedi. Ben çantayı açtım sözleşmeyi yaparken zabıta amiri de odaya girdi.
“Hayırdır başkanım” derken onun da üç çocuğu okula gidiyormuş. “Bana da bir takım al” deyince ben de sözleşmeye iki takım yazdım.   
Artık Manisa’ya gidecek son otobüsün kalkma saati yaklaşmıştı. Başkandan müsaade istedim. Kasabanın meydanında duran otobüse doğru yürüyorum. Çok mutlu ve sevinçliyim. Çünkü Allah’ın ihsanıyla, çoğu pazarlamacı arkadaşın bir ayda yapamadığı satışı bu acemi hâlimle bir günde yapabilmiştim...
Otobüsün yolcuları binmiş harekete hazırdı. Arabaya bindim. Baktım sabah beraber geldiğimiz o pazarlamacı grup da otobüste ama pek havaları yok. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.