“Çorlu’dan Baykan’a ziyaret”

A -
A +

“Evler arası gidip gelen insanların sadece başları görünüyordu. İnsan boyu kar yağmıştı...”

Gazetemizde yazılarını zevkle okuduğum Abdüllatif Uyan "Üzülme, muradına kavuşacaksın" başlıklı yazısında da bahsetmişti o zattan... Ben de yıllar önce yaşadığım heyecan dolu yolculuğumu ve ziyareti hatırladım...

Yıl 1968 Ocak ayının ortasıydı ve görev yerim Çorlu’ydu. Nihat isminde Adanalı bir arkadaşım kendisinden öyle bir bahsetti ki içimde Abdulhakim Hüseynî'nin (Kasrikî) dergâhını ziyaret etme arzusu doğdu. Ancak bu zatın Bitlis’in Baykan ilçesinde yaşadığını öğrendim. Çorlu nere Bitlis nere?

Bir aylık iznimi alıp hazırlıklarımı tamamlayıp arkadaşlarıma veda ederken bana “oralarda kurda kuşa yem olursun. Kışlar buradaki gibi değil” dediler.

Hiçbir ikaz beni yolumdan çevirmiyordu.  Çıktım yola… O yıllarda Boğaz köprüleri yoktu. Deniz üzerinden bir vasıta ile geçmek zorundaydık. Bazı durumlarda bir hafta beklemek gerektiği bile oluyordu. Neyse ki şansım yaver gitti ve Kadıköy’den trenle yola çıktım.

Diyarbakır’a ulaşana ve kar tünellerinden geçinceye kadar işin ciddiyetini anlayamamıştım. Orada geri dönüşün de kapandığını söylediler. Yapılacak tek şey vardı. Habersiz teşebbüsümü (girişimimi) aileme bir mektupla bildirip onlardan helallik istedim.

Diyarbakır’a indiğim günün gecesini bir otelde geçirdikten sonra sabah namazına bir camiye gittim. Cami çıkışında harekete hazır bir otobüsten “Bitlis, Bitlis” diye ses duyunca koştum ve kaptana durumumu anlatıp Bitlis’e gitmek istediğimi ama yakındaki otelden valizimi alacak kadar bana izin vermesini istedim. Sağ olsun “çabuk gel” diyerek beni bekleyeceğini söyledi.

Zaten benim de ziyaretim Baykan-Bitlis arasıydı. Otobüse bindiğimde ön taraflarda bir kişilik yer varmış ki ben biner binmez otobüs hareket etti. Silvan’da mola verildiğinde böylesine ilk defa şahit oluyordum. Evler arasında gidip gelen insanların sadece kafaları görünüyordu. İnsan boyu kadar kar yağmıştı. Gerçekten söyledikleri gibi kış burada tahmin edilenlerin de ötesinde çok çetindi…

Baykan’a ulaştığımızda onlarca irili ufaklı araba kuyruğu gördüm. Ne zamandan beri beklemeye başladıkları oluşan kuyruktan belliydi. O ara bir şey dikkatimi çekti. Çevrede bulunan mevcut kahvehaneler, dükkânlar, fırınlar (ki kaç tane bilemiyorum) dâhil insanların soğuktan korunmak için içeriye sığındığı mekân olmuştu. Her birinde neredeyse adım atılacak yer yoktu. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.