Ablam ve kayınvalidem

A -
A +
  “Elbette dertlerine bir çare bulmak için, iyileşmek, tedavi olmak için doktora gidiyorlar...”   Ablam ile kayınvalidem iki değerli insan... Biri Ordulu, diğeri Tokatlı... İsimlerinin başı da “Gül” ile başlıyor. Bu kadar birbirinden uzak olan iki kişinin ortak özellikleri var. Ablam da, kayınvalidem de 16-17 yaşlarında evlenmişler. Her ikisi de evlerinin ihtiyacını temin etmekte eşlerine fazlasıyla yardım etmeye çalışmışlar. Ablam, üç kuruş bahasına dışarıdan iş alır, evinde alçıdan ördekler falan yapardı. O da emeğinin karşılığını zamanında alabilirse. Tığ ve şiş neredeyse elinden düşmez, çorap vs. örer satardı. Kayınvalide ise yaşadıkları köyde, gündüz, sabahın alaca karanlığından itibaren tarlada çalışmasının dışında, kör lambaların aydınlığında geceleri el işleri yapıp, sipariş edenlere satarmış. İstanbul’da çeşitli tekstil atölyelerinde çalışmış. Atölyede çalışırken, Tokat’tan gelip de günlerce, hatta haftalarca evinde kalan misafirlerinin sabah kahvaltılarını hazırlayıp işine öyle gidermiş. Akşam döndüğünde de yine o yorgun hâli ile onların yemeklerini yaparmış. Misafirler de misafir olduklarını, hiçbir şeye dokunmayıp, en ufak bir yardıma bile tevessül etmeyip (gerek görmeyip) oturarak ve gece olunca da yatarak gösterirlermiş. Ama bu kendileri palazlanan misafirler, onun hastalığında yanında değillerdi. Çevresindekilerinin sataşmalarını anlatmaya kalksam sayfaları bulur… Ablam altmış yaşına, kayınvalidem ise yetmiş iki yaşına gelmişti… Her ikisinin de kalp kapakçıkları arızalıydı. Ablamda böbrek yetmezliği hakeza kaynanamda da aynı hastalık onları mustarip ediyordu. Yüksek tansiyon, şeker vs. vücutlarındaki ortak rahatsızlıklardandı... Tabii ki nihayetinde dertlerine bir çare bulmak için, iyileşmek için, tedavi olmak için doktora gidiyorlar. Ablam güle oynaya girdiği hastaneden çoklu organ yetmezliği teşhisi konularak 3-4 ay içinde karanlık bir hastane odasında ruhunu teslim etti... Aynı şekilde kayınvalidem de belki güle oynaya değil ama günlerce, hatta aylarca aşındırdığı hastanelerden birine gitti, onu hemen diyalize aldılar. Sonra yoğun bakıma kaldırdılar. Sonra servis odasına aldılar. Sonra yüzüne nefes alıp verebilme maskesi (oksijen maskesi) ve sonrasında da “yakınlarına haber verin, her an her şey olabilir” diye haber gönderdiler... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.