Kriz gelmeden tedbirinizi alın!

A -
A +

Değerli okuyucularımız, günümüzün en önemli sağlık problemlerinden "Hipertansiyon" (yüksek kan basıncı) konusuna bu hafta yol açtığı hasarlarla devam ediyoruz... İnsan vücudunda tüm organ ve dokuların beslenmesi, kanı taşıyan elastik borular olan damarlar vasıtasıyla olduğundan, damar içindeki basınç artışı yani hipertansiyon, bir müddet sonra kireçlenme, sertleşme ve elastikiyetini kaybetme sonucu; tıkanma ve patlamalara yol açar. Bu sebeple hipertansiyon, tüm dokuları yani vücudu etkiler. Hipertansiyondan en çok etkilenen organlar ise şunlardır: Kalp, beyin, böbrekler, atardamarlar ve gözler. 

Hipertansiyon, bu organların fonksiyonlarını bozarak kalıcı sakatlıklara ve ani ölümlere yol açabilir. Netice olarak da şu istenmeyen durumlar oluşur:> Kalp büyümesi, kalbi besleyen damarlarda daralma, kalbi besleyen damarlarda tıkanmaya bağlı kalp krizi, kalp atışlarında düzensizlik (aritmi) sonucu kalp yetersizliği> Beyin damarlarında daralma, tıkanma ve yırtılma sonrası beyin zarları arası ve içine kanamaya bağlı felç, konuşma bozukluğu> Böbrek fonksiyonlarında bozulma sonrası kanda üre, kreatinin gibi maddelerin birikimiyle kendini gösteren böbrek yetersizliği> Gözü besleyen damarlarda daralma ve kanamalara bağlı görmede azalma ve körlük> Bütün damarlarda genişleme, bu genişlemelerin yırtılması, kalınlaşma, daralma, yağ tabakası oluşumu (ateroskleroz) ve tıkanma.Şikayete yol açmayan hafif yüksek kan basıncı, kişileri fazla rahatsız etmediği için çoğunlukla durum geçiştirilir ve reddetme yoluna gidilir. Fakat bu dönemde de vücuda zarar vermeye devam eder.Tedavisi ihmal edilmiş hipertansiyon, kişiyi kalp ve böbrek hastalıkları ile ileriki dönemde gelişebilecek felç açısından büyük risk altına sokar. Bu sebeple bazen ilk belirti olarak kalp krizi, diyalize bağlanma noktasına gelmiş böbrek yetersizliği ve ani felç şeklinde karşımıza gelebilir. Hayatı tehdit eden ve kalıcı sakatlıklara yol açan böyle kötü neticelerle karşılaşmamak için hipertansiyon etkin şekilde doğru tedavi uygulandığında kontrol altına alınabilen ve herhangi bir sıkıntı olmaksızın normal bir hayat sürdürülebilen hastalıktır. Bu şekilde yukarıda anlatılan organ hasarları ve hipertansiyonun zararlarından önemli ölçüde korunmak mümkündür.

TEDBİR ALINMAZSA
Organlar iflas eder
Yüksek kan basıncı öncelikle kalp, beyin, böbrek, aort damarı, göz gibi hayati organları etkiler. Tedavi edilmemiş hipertansiyon, böbreklerden protein kaybına sebep olur ve sinsice ilerleyerek böbrek yetersizliğine yol açar. Kişide bir böbrek rahatsızlığı veya şeker hastalığı varsa, hipertansiyonun oluşturacağı hasar kişiyi daha da kötü yapar. Kan basıncı ne kadar yüksekse; kalp krizi, kalp yetersizliği, felç, göz ve böbrek hastalıkları gelişme riski de o kadar yüksektir. Diyaliz safhasına gelmiş hastaların yüzde 90'ının kan basıncı yüksektir. Kan basıncının kontrolü böbrek hasarı mevcut kişilerde yüksek kan basıncı uygun hedeflere indirildiğinde, böbrek yetersizliğinin seyri yavaşlar. Kan basıncının böbreklerimize zarar vermesinin ilk bulgusu idrarda mikroalbuminüri denilen protein kaybının başlamasıdır. Bu bulgu, yüksek kan basıncının tüm damar sistemine zarar vermeye başladığının habercisidir. Kan basıncı düşürülmezse idrarda protein kaybı daha da artar, kreatinin seviyesi giderek yükselir. Tedavide geç kalındığında böbreğe verdiği hasar ise geri dönüşümsüz hâle gelir.

EN BÜYÜK SUÇLU TUZ
> Hipertansiyon ortaya çıkmasında ve gelişiminde tuzun çok büyük etkisi vardır. Bazı insanlarda böbreğin tuz atma kapasitesi sınırlı olduğundan, gereğinden fazla tuz alınması hipertansiyonun ortaya çıkmasına veya hipertansiyonun tedavisinde başarısızlığa yol açabilir. Tuz tüketimi ile ortalama kan basıncı ve hipertansiyon sıklığı arasında yakın bir ilişki vardır. Yani fazla tuz tüketen toplumlarda hipertansiyon sıklığı artmıştır. Çok az tuz tüketenlerde ise ortalama kan basıncı daha düşük olup hipertansiyona daha az rastlanır. Günlük tuz tüketiminin 5-6 grama indirilmesi, kan basıncını düşürür.


ZEMİN HAZIRLAR

Hipertansiyon böbrek ilişkisi 
Böbreklerin hipertansiyon gelişimindeki rolü çok büyüktür. Bu sebeple tüm hipertansif hastalar, böbrek fonksiyonları açısından araştırılmalıdır. Basit bir idrar tahlili bile çoğu defa oldukça değerli bilgiler verir. Hipertansiyon da böbrek hastalığına zemin hazırlar; bundan dolayı hipertansiyon mu önce, böbrek hastalığı mı önce bunu ayırt etmek zor olabilir.


RİSKLERİ BİTİRİN
Normal kan basıncı kalbinizi de korur!Yüksek kan basınçlı (hipertandü) hastalarda hipertansiyon dışındaki kalp-damar risk faktörlerine de (şişmanlık, sigara, alkol, hareketsizlik, yüksek zararlı kolesterol, sağlıksız beslenme) sık rastlandığından, kalp-damar risk faktörlerinin düzeltilmesi ile kalıcı hasar ve ölüm riski azalır.

ÇOCUKLARINIZA
İnek sütü yerine yoğurt yedirin
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Özer Pala, "Bebekler için en iyisi anne sütüdür. çocuklar da İnek sütü yerine yoğurt tüketilmelidir" dedi. Aileleri uyaran Pala, şunları söyledi: "İnek sütü diyabete eğilimi artırıyor. Yoğurt günlük sütten değil çarşı sütünden yapılmalıdır. UHT'li süt kesinlikle kullanılmamalıdır. Yoğurt kaplarına dikkat edilmesi gerekir, bazılarının altında 6 numara var. 6-7 numara Bisfonel-A açısından yoğun olduğu için zararlıdır." İnek sütü ve portakal suyunun çocuk sağlığı açısından zararlı olabileceğine de değinen Pala, sözlerini şöyle tamamladı: "İlaçların çoğu da vücuttaki yararlı bakterileri yok ettiği için bağışıklık sistemi zayıflar. Doğal probiyotik olan 'kendi yaptığınız yoğurt' ya da dışarıdan alınan takviyelerle bu dengeyi tekrar kurmak gerekir. Metabolik sendrom, diyabet, karaciğer yağlanması gibi birçok hastalığın temelinde bu hatalar yatıyor."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.