"Boş söz söylemekten beni muhafaza eyle!"

A -
A +
“Allahü teâlâya, bir dileğim için yirmi sene yalvardım. Fakat, bu dileğime kavuşamadım."
 
Ebû Mu’temir Bin Müşemric hazretleri Tabiînin büyüklerinden bir hadîs âlimidir. Basra’da doğdu. 105 (m. 723) târihinde Bağdad’da vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:
Eb’ul-Ahves’ten rivâyet etti. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Cemâatle kılınan namaz, yalnız olarak kılınan namazdan yirmi beş derece (Bir rivâyette ise yirmi yedi derece) daha üstündür.”
Hazreti Ömer (radıyallahü anh) buyurdu ki: Peygamberimizden işittim şöyle buyurdular: “Ben bir kelime biliyorum ki, kul, hakkıyla onu söylerse (manasına inanırsa), Cehennem ona haram olur. O kelime Lâ ilahe illallah’tır.”
Himrân (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Hazreti Osman su istedi ve iki elini yıkadı, sonra ağzına ve burnuna su verdi. Sonra üç defa yüzünü ve kollarını yıkadı. Başını mesh etti sonra ayaklarını yıkadı. Sonra güldü ve buyurdu ki: “Niçin güldüğümü sormuyor musunuz?” biz, “Sizi güldüren şey nedir yâ Emîr-el-mü’minîn!” dedik. Buyurdu ki:
Peygamberimiz burada su istedi ve benim abdest aldığım yerde abdest aldı ve sonra güldü. “Beni güldüren şeyi sormuyor musunuz?” diye sordu, işte bunu hatırladım da buna güldüm. Biz Resûlullaha “Sizi ne güldürdü Yâ Resûlullah?” diye sorduk. Peygamberimiz buyurdu ki: “Bir (mümin) kul (abdest alırken) yüzünü yıkadığı zaman; yüzüne isâbet eden bütün günahlarını Allahü teâlâ affeder. Kollarını yıkadığı zaman kollarıyla, başını mesh ettiği zaman başıyla, ayaklarını yıkadığı zaman ayaklarıyla işlediği günahları böylece affeder, işte bu beni güldürdü” buyurdular.
Ubâdet-ebni Sâmit (radıyallahü anh) buyurdu ki: "Peygamberimiz altını altınla, gümüşü gümüşle, buğdayı buğdayla, arpayı arpayla, hurmayı hurmayla, tuzu tuzla (ziyâde) satmaktan menetti. Ancak eşit olarak, misli misline, her ikisi de peşin olarak izin verdi. Kim arttırırsa veya birisi arttırmasını isterse, bu faiz olur.”
Ebû Mu’temir hazretlerinin kıymetli sözlerinden bazıları:
“Susmayı yirmi senede öğrendim. Kızdığım zaman, bu hâlim geçtikten sonra, pişman olacağım bir şeyi söylemedim.”
Bir gün, yanındakilere; “Allahü teâlâya, bir dileğim için yirmi sene yalvardım. Fakat, bu dileğime kavuşamadım. Ancak ümidimi de kesmedim” dedi. Orada bulunanlar, “Senin dileğin ne idi?” diye sorunca, “Mâlâya’nî (boş ve lüzumsuz) sözü söylemekten beni muhafaza buyurması için yalvarmıştım” cevâbını verdi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.