"Dünyâya düşkün olan muradına kavuşamaz!"

A -
A +
"Dünyâda kalmanın sonu yok olmaya gider. Onun sevinci hüzün ile karışıktır."   Muhammed Bin Dâvûd Nişâbûrî hazretleri İran’da Nişâbûr’da yetişen hadîs âlimlerinden ve evliyânın büyüklerindendir. 342 (m. 935)’de vefât etti. Sûfîlerin ve zâhidlerin hâllerini bildiren bir eseri vardır. Bu eserinde şöyle anlatır: Hasan-ı Basrî’nin Ömer bin Abdülazîz’e yazdığı bir mektûp şöyledir: “Şüphesiz ki dünyâ, geçip gidilecek bir konaktır. Ebedî kalacak yer değildir. Dünyâda zenginlik ona, dalmamaktır. Üzerinde yaşayanlar her an birer birer ölmektedir. Onu üstün tutan zillete, toplayan fakîrliğe düşer. Dünyâ zehir gibidir. Onu bilmeyen yer, o da onu helak eder (öldürür). Dünyâda, yaralı olup da yarasını tedâvi ile uğraşan kimse gibi ol. Yaralı kimse yarasının azmasından korkarak perhiz yapar, daha şiddetli acıya düşmemek için çekdiği acıya sabreder. Tuzakları süsler altında gizlenmiş olan şu gaflet dünyâsından sakın. Ona dalma! Bitmeyen arzularla gönüller çeken sözlerle süslenmiş, nicelerini aldatıp, kendine meftun etmiştir. Süslenmiş gelin gibidir. Gözler ona bakmakta, kalpler ona hayran, nefisler ona âşık, o ise âşıklarını helak ediyor... Yaşayanlar ölenlerden, sonrakiler öncekilerden ibret almıyor. Ârif olanlar bile bu hususta dalgındır. Ona düşkün olan, ondan dünyalık elde eder. Fakat aşırı giden aldanır, âhirete gideceğini, dönüşünü unutur. Kalbi dünyâya dalar ve ayağı kayar. Sonra da büyük bir pişmanlığa ve derin bir hasrete düşer.. Dünyâya düşkün olan, muradına kavuşamaz. Bir gün olsun rahat nefes alamaz. Her gün, ayrı bir düşünce, keder getirir. Derken dünyâya o kadar dalar ki, ömür biter de ecel bir gün onu yakalayıverir. Sonunda, azıksız âhiret yolculuğuna çıkmak zorunda kalır. İşte böyle bir duruma düşmekten sakın... Ey müminlerin emîri! Dünyâdan kendini muhafaza edebildiğin müddetçe, sevinçli ol. Yoksa, ne kadar üzülsen yeridir. Dünyâ kimi sevindirirse, sonunda mutlaka beğenilmeyen bir şey vardır. Dünyâda sevinen aldanmıştır. Bugün faydalı görünen dünyâ yarın zarar verir. Dünyâda, ümit, belâ beraberdir. Dünyâda kalmanın sonu yok olmaya gider. Onun sevinci hüzün ile karışıktır. Dünyâda ne geleceği belli olmaz ki, beklenip tedbir alınsın. Dünyâdaki arzular, yalancıdır. Emelleri boştur. Onun iyiliği kederdir. Eğer iyi düşünürse, Âdemoğlu, onda her an tehlike ile karşı karşıyadır, insan, rahatlık hâlinde de, musîbet zamanında da, tehlikeli durumlara düşmemeye gayret göstermelidir.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.