Vakıf, ibâdet değil "kurbet"tir...

A -
A +
Sevap kazanmak niyeti ile yapılan mübâhlara "kurbet" denir
 
Muhammed ibn-i Abdülhakem hazretleri Şafiî fıkıh ve hadis âlimidir. 182 (m. 799)’da Mısır'da doğdu. Genç yaşta İmam-ı Şafiî hazretlerine talebe oldu ve onun takdirini kazandı. Hocasının vefatından sonra çok talebe yetiştirdi  269 (m. 882)’de Kahire'de vefat etti. Şöyle nakleder:
Vakıf, mükellef kimsenin, kendi mülkü olan malının menfaatini, bir şarta bağlamadan, müslim veyâ zimmî, bütün veyâ belli fakirlere terk etmesidir. Vakfedilen mal, vakfedenin mülkünden çıkar. Vakıf, ibâdet değil, kurbettir. Sevap kazanmak niyeti ile yapılan mübâhlara (Kurbet) denir. Vakfedilen maldan yalnız veyâ en sonra bir mescidin veyâ fakîrlerin istifâde etmesini bildirmek şarttır. Âdete göre zenginler de istifâde edebilir. Malını vakfeden kimse, bunu hâkime tescîl ettirdikten veyâ mütevellîye teslîm ettikten sonra, vazgeçemez. Öldükten sonra vakfolmasını söyleyince, bırakacağı malın üçte birinden verilmesini vasiyet etmiş olup vazgeçmesi câiz olur. Vakıf binâların tamirleri, içinde parasız oturmaya hakkı olanların malları ile yapılır. Yapamazlarsa, hâkim bunları çıkarıp, kirâya verip, ücretleri ile tamîr ettirip, sonra bunlara teslîm eder. Kirâcı bulunmazsa, hâkim tarafından (İstibdâl) olunur. Yanî, harap binâyı satıp, bedeli ile başkasını alıp, mütevellîye teslîm eder. Başkasını satın alamazsa, bedelini fukarâya dağıtır. Vakfeden kimse, bir (Mütevellî) tayîn edip, malı buna teslîm eder. Vakfın ebedî olması lâzımdır. Bir dahâ geri alamaz.
Bir kimse, sıhhatte iken evini vakfedip zevcesinin oturmasını, o vefât edince, kirâsının Medîne-i münevvere fukarâsına verilmesini şart etse, mütevellîye teslim edip mahkemede tescil ettirdikten sonra ölse, vârisleri bu vakfı bozamazlar. Bir kimse evini vakfedip, bunun satılarak parasının fakirlere dağıtılmasını şart etse, böyle vakıf câiz olmaz, bâtıl olur. Çünkü vakıf malı satmak sahîh değildir. Mülkümü vakfettim diyen kimse, tescil ettirmeden önce vazgeçebilir. Tescil ettirdikten sonra vazgeçemez.
Binâ, tarla, kuyu gibi nakledilmeyen şeyler söz birliği ile vakfolunur. Nakledilmeyen şey ile birlikte buna lâzım olan naklolunan şey de vakfolunur. Bir vakıf mescid harap olup tamir eden bulunmaz ise veyâ etrâfında, ev, insan kalmayıp, kullanılmaz ise de, yine vakıf olarak kalır. Bir kimsenin başka başka vakıflarının gelirleri [paraları] birbirlerine sarf edilemez. Vakfın gelirinden, önce tamir, sonra hizmet edenlerin ve nâzırın ücretleri ödenir.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.