''Vaktini boşa geçirmek ne acı bir hâldir!..''

A -
A +
“İnsanların felâketine sebep; asıl işi bırakıp boş şeyler ile uğraşmalarıdır...''
 
Şeyh Ebû Abdullah Merzûki hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 721 (m. 1321) senesinde vefât etti. Kerâmetleri çok olup, zamanında onun benzeri yok idi. Yahyâ el-Merzûkî şöyle anlatır:
“Bir gece rüyâmda bir nûr gördüm. Direk gibi gökten indi. Sonra uyandım. Uyanık iken aynı şekilde o nûrdan olan direği görmeye devam ettim. Bir de duydum ki, Ebû Abdullah hazretlerinin dergâhından zikir sesleri geliyordu. O nûru, dergâhın tarafında görüyordum. Daha sonra dergâha gittim. O nûru, Ebû Abdullah’a bitişik vaziyette gördüm. Nûr, Ebû Abdullah ile hareket ediyordu.”
Yine şöyle anlatılır. Şeyh Ebû Abdullah Muhammed, talebeleriyle birlikte bir gün Allahü teâlâyı zikrediyordu. Bu sırada bir kimsenin elbisesinin içinde bulunan paraları çalınmıştı. O kişi sıkılmış bir hâlde, Ebû Abdullah’a gelip durumu bildirdi. Şeyh Muhammed, talebelerine Yâsîn sûresini okumalarını emir buyurdu. Sonra bir saat başını önüne eğerek hiç konuşmadı. Daha sonra talebelerinden birine; “Mescide git. Hırsız oradadır. Ona; hocam Muhammed sana selâm ediyor. Aldığın şeyleri ver dersin” buyurdu. Talebe, oradan çıkıp mescide vardı. Orada kimseyi bulamadı. Hırsız ise, mescidin hasırlarından birine sarınıp saklanmıştı. O talebe şaşırıp, kendi kendine; “Hocamız olmayacak bir şeyi söylemez ama, burada kimse yok” diye düşünmeye başladığında, bir arkadaşı yanına gelerek; “Hırsız hasırın içinde saklanıyor” dedi. Hasırı kaldırınca hırsızı buldu ve hocasının söylediklerini ona bildirdi. Hırsız, aldığı paraları geri verdi. O talebe paraları alıp, hocasının huzûruna geldi. Arkadaşları hâlâ Yâsîn sûresini okuyorlardı. Paraları sahibine verdiler... İnsanlar Şeyh Muhammed’in bu kerâmetini görünce, onun elini öpmek için bir izdiham meydana getirdiler. Neredeyse birbirlerini ezeceklerdi. Talebeleri, Ebû Abdullah’ı oradan zor çıkardılar.”
Sohbetlerinde buyurdu ki: “İnsanların felâketine sebep; asıl işi bırakıp boş şeyler ile uğraşmaları, nefslerinin isteklerine uymaları ve harama dalıp, şüphelilerden sakınmamalarıdır.”
“İnsanların en kötü ahlâklısı, dostunu düşmanını ayırmayan ve sohbet ehlinden uzak yaşayandır.”
“İnsanın kendine âit eski şeyleri giymesi, başkasının verdiği yeni şeyleri giymesinden hayırlıdır.”
“Kalb ve vakit, insan için sermâyedir. Fakat kalbini kötü zanlarla, düşüncelerle meşgûl eder. Vaktini de boş şeylerle geçirir, zayi eder. Bu ne acı bir hâldir. Sermâyeyi kaybedene kim kâr getirebilir.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.