Din hırsızlarının kitapları insanın îmanını bozar!..

A -
A +
"Dine uymayan sözler söyleyerek, Müslümanların îmanını bozanlar, din adamı değildir."   İsmail Necati Efendi Nakşibendî-Hâlîdî şeyhlerindendir. 1255 (m. 1840)’da Safranbolu'nun Oğulveren köyünde doğdu. Tah­silini tamamladıktan sonra İstanbul'da medreseye devam edip icazet alarak müderrisliğe ta­yin edildi. Bu sırada Nakşibendî Hâlidî şeyhlerinden Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî'ye intisap eden ve seyrü sülûkünü tamamlayıp icazet alan İsmail Ne­cati Efendi, Hasan Hilmi Efendi'nin vefa­tından sonra Gümüşhânevî Dergâhı'nda irşada başladı. 1337 (m. 1919)’da İstanbul'da vefat etti. Bir sohbetinde buyurdu ki: Muhammed Mâsum hazretleri, Mektubatının üçüncü cildin onaltıncı mektûbunda buyuruyor ki: Îmanın kâmil olması için, nefsin arzularını da reddetmek lâzımdır. (Lâ ilâhe) deyince, bu arzular da reddedilmektedir. (Câsiye) sûresinin yirmiüçüncü âyetinde meâlen, (Nefsinin arzularını ilâh edinen kimseyi gördün mü?) buyuruldu. Ehl-i sünnet âlimleri, insanın maksûdu, yani hep arzu ettiği şeyler, onun mâbudu olur buyurdular. (Lâ ilâhe) demekle, bu arzular reddedilmektedir. İnsan bu Kelime-i tevhîdi çok söyleyince, nefsin arzularından ve şeytanın vesveselerinden kurtulup, yalnız Allahü teâlânın kulu olduğunu bildirir. Allahü teâlânın ismini çok söylemek, insanı Allahü teâlâya yaklaştırır. Yâni karşılıklı muhabbeti arttırır. İnsan fâni olur. Yâni kalbinde Allah'tan başka hiçbir şeyin sevgisi kalmaz. Kelime-i tevhîdi çok söylemek ise, mahlûklara bağlılığı büsbütün keser. Allahü teâlâ ile kul arasında bulunan perdelerin hepsi kalkar. Şâh-ı Nakşibend Muhammed Behâüddîn-i Buhârî, (Gördüklerinin ve işittiklerinin ve bildiklerinin hiçbiri o değildir. Lâ derken, bunların hepsini reddetmek lâzımdır) buyurdu. Ebû İshak Kâzrûnî, Resûlullah efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) rüyâda görüp, tevhîd nedir, diye sordu. Cevabında, (Allah deyince, kalbine, hâtırına ve hayâline gelen şeylerin hiçbirinin Allah olmadığını bilmektir) buyurdu. Kendine şeyh, mürşid deyip de, şeriate uymayan sözler söyleyerek, Müslümanların îmanını bozanlar, din adamı değildir. Din hırsızlarıdır. Bunların yanına yaklaşmamalıdır. Bunlarla konuşmak, kitaplarını okumak, insanın îmanını bozar. Ebedî felakete sürükler. Bunlardan ve bunların kitaplarını okumaktan arslandan kaçar gibi kaçmalıdır. Bunlara aldanmış olanın, hemen tevbe etmesi lâzımdır. Tevbe kapısı açıktır. Son nefese kadar tevbeler kabul edilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.