"Ondan daha sevgili hiç kimse yaratmadım"

A -
A +
Âdem aleyhisselam şöyle dua etti: "Yâ Rabbî! Beni, Muhammed aleyhisselâm hürmetine affeyle!"   Nasr bin İbrâhîm Makdisî hazretleri Şâfiî fıkıh âlimidir. 407 (M. 1016)’da Filistin’de Nablus’ta doğdu. İlim tahsili için Gazze, Kudüs, Diyarbekir ve Silvan’a gitti. İmam-ı Gazâlî hazretleri burada Makdisî’nin fıkıh derslerine katılmış ve münazaralarda bulunmuştur. 490 (m. 1096)’da Şam’da vefat etti. İslâm âlimleri, her zaman Resûlullah efendimizi “sallallahü aleyhi ve sellem” vesîle ederek, Allahü teâlâdan lütuf ve merhamet dilemişlerdir. İnsanların babası yeryüzüne indirildiği vakit, (Yâ Rabbî! Beni, Muhammed aleyhisselâm hürmetine affeyle!) demişti. Allahü teâlâ, bu duâyı kabul buyurmuştu ve (Sen, sevgili Peygamberim olan Muhammed aleyhisselâmı nereden biliyorsun? Ben Onu daha yaratmadım!) buyurunca, (Beni yarattığın zaman, başımı kaldırır kaldırmaz, Arş-ı ilâhînin kenârlarında (Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah) yazılı olduğunu görüp, Muhammed aleyhisselâmın yaratılmışların en üstünü olduğunu anladım. Muhammed aleyhisselâmı herkesten çok sevmemiş olsaydın, Onun ismini, kendi adının yanına yazmazdın) dedi. Allahü teâlâ da, (Ey Âdem! Doğru söyledin. Muhammed aleyhisselâmı çok severim. Ondan daha sevgili, hiç kimse yaratmadım. Onu yaratmak istemeseydim, seni yaratmazdım. Onun hürmeti için af dileyince, duânı kabul edip, seni affettim) cevabını verdi... Âmâ bir kimse, gözlerinin açılması için Resûlullahtan duâ istedi. Resûlullah (İstersen duâ ederim. Fakat, sabredip katlanırsan, senin için daha iyi olur) buyurdu. (Sabretmeye gücüm kalmadı. Duâ etmeniz için yalvarırım) dedi. (Öyle ise, abdest alıp şu duâyı oku!) buyurdu. O kimse, o duâyı okuyunca, Allahü teâlâ kabul buyurarak gözlerinin açıldı. Osman bin Hanîf diyor ki:  Osman bin Affân halîfe iken, büyük sıkıntısı olan bir kimse, Halîfenin karşısına çıkmaya utandığı için, bana dert yanmıştı. Ben de, hemen abdest al! Mescid-i saadete git! Şu duâyı oku diyerek, yukarıda yazılı kimsenin okuyarak gözlerinin açıldığı duâyı okumasını söyledim. Adamcağız, duâyı okuduktan sonra, Halîfenin bulunduğu yere gider. Halîfeye çıkarılır. Halîfe, bunu seccâdesi üstüne oturtup, derdini dinler ve kabul eder. Adamcağız, işinin birdenbire yapıldığını görünce sevinerek, Osman bin Hanîf'i bulup, (Allahü teâlâ senden râzı olsun! Halîfeye sen söylemeseydin, sıkıntıdan kurtulamıyacaktım) der. Osman bin Hanîf ise, (Ben Halîfeyi görmedim, işinin çabuk yapılması, sana öğrettiğim duâdandır. Resûlullah, o duâyı bir âmâya öğretirken işitmiştim. Vallahi âmânın, Resûlullahtan ayrılmadan önce, gözleri açılmıştı) dedi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.