“Bu hususlara karışmak bize uygun değildir!..”

A -
A +
Her gün yüzlerce insan vebadan ölüyordu. Halk, Aziz Mahmud Hüdayî hazretlerine başvurdu.    Mehmed Muizzüddin Efendi Celvetî şeyhlerindendir. Aziz Mahmud Hüdayî hazretlerinin sohbetlerinde kemale erdi ve halifelerinden oldu. “Terceme-i Camiu'l-Fezail li Hazreti Pîr Aziz Mahmud Hüdayî” isimli eserinde, hocasını anlatır. Bu kitabında şöyle nakleder: Azîz Mahmûd Hüdâyî’nin zamanında İstanbul’da veba salgını olmuştu. Öyle ki, her gün yüzlerce insan vebadan ölüyordu. Her evi üzüntüye boğan bu âfet karşısında halk toplanıp Azîz Mahmûd’a başvurdular. Duâ edip, salgından kurtulabilmeleri için talepte bulundular. Fakat Mahmûd Hüdâyî; “Bu gibi hususlara karışmak bize uygun değildir” buyurduysa da, halk duâ etmesi için ısrar ettiler. Onların bu ısrarına dayanamayan Azîz Mahmûd hazretleri “Karacaahmed Mezarlığına gidiniz. Bir servi ağacının altında, sâdece hasırı bulunan bir yaşlı kimse oturur. İsmine Hasırpûş Dede derler. Onu bulunuz ve derdinizi anlatınız. Şayet reddederse, bizim gönderdiğimizi söyleyiniz” dedi... Herkes sevinç içinde Karacaahmed Mezarlığına gitti. Hasırpûş Dede’yi bulup durumu anlattılar. Hasırpûş Dede önce kabul etmedi, Mahmûd Hüdâyî’nin gönderdiğini öğrenince derhâl ayağa kalkarak ellerini açtı ve duâ etti. Gelenlere dönerek; “Bugün bir kimsenin daha cenâze namazı kılınsın da, sonra veba salgını dursun” dedi. O günden sonra veba salgınından ölen olmadı. Zengin bir kimse, Mahmûd Hüdâyî’nin üstünlüğünü görmek, anlamak için huzûruna gitti. Hiç kimseye göstermeden, Mahmûd Hüdâyî’nin seccadesinin yanına elindeki altın dolu keseyi bıraktı. Ayrılmak için izin isteyince, Mahmûd Hüdâyî; “Bırakmış olduğunuz altınlar ile, hem dünyâ hem de âhıret mamur edilebilir. Altın velîye de deliye de lâzımdır. Onun için bu altınları, hayır yoluna sarf etmek üzere kabulünde bir mahzur görmüyor, reddetmeyi uygun bulmuyorum” deyince, o zengin; “Efendim kalbimde gizlediğim şeyleri aynen ifâde ettiniz” dedi ve Azîz Mahmûd Hüdâyî’ye muhabbeti ve hürmeti artmış olarak huzurdan ayrıldı. Sultan Ahmed Hân, bazı devlet erkânıyla gezmeye çıktılar. Ormanlık bir yerde istirahat ederlerken hizmetçiler bir koyun kesip, kızarttılar. Pâdişâha ikram ettiler. Sultan Ahmed Hân besmele çekerek elini ete uzattığı an, Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretleri orada beliriverdi. Pâdişâha; “Sultânım! Sakın yemeyiniz, o et zehirlidir” buyurdu. Etten bir miktar kesip, oradaki bir köpeğe verdiklerinde, köpeğin derhâl öldüğü görüldü.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.