Anıtkabir'de Kral Abdullah'ın gözyaşı

A -
A +

İttihat ve Terakki Partisi'nin çok meşhur üç paşası vardı: Enver Paşa, Cemal Paşa, Talat Paşa. İlk iki paşamız asker asıllıydı. Talat Paşa sivil bir posta memuruydu. Sultan Abdülhamid Han'ın devrilmesinden sonra, önce İçişleri Bakanımız oldu; sonra Başbakanlık makamına kuruldu. Cemal Paşa, hem Bahriye Nazırımız, hem de 4. Ordu Kumandanımızdı. Enver Paşamız 33 yaşında Başkumandan vekilimizdi. Bizi, Birinci Dünya Harbine bu üç paşamız soktu. Hepsi de vatansever insanlardı. Ama devlet tecrübeleri yoktu. Bu bakımdan 10 yıl gibi kısa bir süre içerisinde, hem koskoca imparatorluğumuzu batırdılar, hem de en az bir milyon insanımızın şehit düşmesine sebep oldular. Toprak kaybımız da çok büyük oldu. Bu üç paşamızın hatıraları yayımlandı. Önce Cemal Paşanın HATIRALAR'ı çıktı. Çok merak ettiğim için alıp okudum. Cemal Paşa'nın HATIRALARI, 1959 yılında Selek Yayınları arasında basıldı. Sonra, Talat Paşanın Anıları yayımlandı. (1990/İletişim yayımları) Arkasından ENVER PAŞA'NIN ANILARI 2006 yılında, İş Bankası Yayımları arasında yer aldı. Her üç paşamızı da derin bir hüzünle okudum. Suriye'deki son karışıklıklar dolayısiyle Cemal Paşa'nın HATIRALAR'ını yeniden elime aldım. Cemal Paşa, hatıratında Mekke Emiri Şerif Hüseyin'e ateş püskürüyor. Onu ve oğullarını çok ağır kelimelerle lânetliyor. Şu cümleleri paşanın HATIRALAR'ından alıyorum: "Şerif Hüseyin ile evlatlarına lânetler etmekten nefsimi menedemiyorum. Çok âdi ve alçak Şerif Hüseyin ve evlatları, sancaklar altında devletimize ve halifemize bağlı kalacaklarına dair yemin ederek benden altınlar aldılar. Sonra İngilizlerden ve Fransızlardan da altınlar alarak onlarla birleştiler. 1916 Haziranının 2. günü Şerif Hüseyin'in ihtilali karşısında kaldım. Bu ihtilâl, Kanal seferine esaslı bir darbe indirmiştir. İslâm âlemine en affolunmaz darbeyi indirmiş olan Şerif Hüseyin'in, haincesine isyanı olmasa idi, ben, İngilizleri fiilen Mısır'dan kovamasaydım bile, Filistin ve Suriye içerisine bir adım atmalarına izin vermez ve yüz binlerce İngiliz askerini, Mısır'da bağlamaya muvaffak olurdum!" Cemal Paşa, Şerif Hüseyin'in kasasına kaç bin altın koydu? Bu miktarın 40-50 bin civarında olduğunu tahmin ediyorum. Şerif Hüseyin, bir bu kadar altını da İngilizlerden ve Fransızlardan alarak Osmanlıya ve İslamiyete ihanet etti. Emrindeki kuvvetler askerimizi arkadan vurdu. Biz Suriye'den, Irak'tan, Ürdün'den Mısır'dan çekilmek mecburiyetinde kaldık. O topraklar, İngiliz ve Fransız devletinin sömürgesi oldular. Ama Şerif Hüseyin, umduğunu bulamadı. Yurdunu terk etmek mecburiyetinde kaldı. Oğulları, türlü suikastlarla hayatlarını kaybettiler. Şerif Hüseyin, bir gün hıçkırıklara boğularak oğluna der ki: "Başımıza gelen bu belâlar, hep Osmanlı'ya ettiğimiz ihanet yüzündendir!" Geçenlerde Ankara'ya gelen, Anıtkabirde Atatürk'ün manevi huzurunda gözyaşı döken, Ürdün Kralı Abdullah, Şerif Hüseyin'in torunlarındandır. Öyle sanıyorum ki o da, dedesinin vicdan azabı içinde olduğu için, ağlayacak kadar duygulanmıştır. Şimdi bizim yeni bir "Şerif Hüseyin"imiz daha var! Onun Apo olduğunu söylememe gerek yok. Merak ettiğim husus şu: Acaba Apo, milletimize ve devletimize yaptığı büyük ihanetin pişmanlığını ne zaman duyacaktır?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.