Osmanlıda aile ve huzurun kaynağı -1-

A -
A +

 

Osmanlının belki de uzun yıllar ayakta durmasının sebeplerinden birisi aile içi sadakattir.
Bir insanın doğuşundan başlayıp belli bir zamana kadar verilen aile içi eğitim çok önemlidir. Bu tür eğitimler insanın ileride nasıl bir kişilik sahibi olacağını belirler.
Osmanlı toplumunda asırlarca erkeğin öne çıktığı ve saygınlığı olan bir aile yapısı vardır. Erkek aile reisidir ve aile fertleri arasında karşılıklı sevgi ve saygıyı empoze eder. Osmanlıdaki huzurun kaynağı bu sevgi ve saygıdır. Çocuğun eğitimi aile içinde ön planda anneye ve büyük anneye aittir. Bu nedenle modernleşme dönemlerinde yazarlar kadını; yani annenin eğitimli olmasının üzerinde önemle durmuşlardır. Hiç kuşkusuz ailenin geleceğine yönelik ana unsuru ve tüm kültürel ekonomik faaliyetlerin amacı çocuklardır.
Her açıdan aile adı verilen müessese tam bir uyum içerisinde çalışırdı. Sofraya hep birlikte oturulur ve aile reisi başlamadan da kimse yemeğe el uzatmazdı...
Küçük olan çocuklar anne babaya ve büyüklerine zaten saygı gösterirlerdi ama abilerine ve ablalarına da hürmette kusur etmezlerdi. Büyükler ise küçüklerini koruyup ve gözetmekteydiler. Küçük olan kardeş, abi ve ablasını dinlemekle mükellefti. Anne babayı dinlemek ise büyük önem arz eder. Evin büyüğü ise evin bütün fertlerine hâkimdi...
            Ahmet Gülesin
 
ŞİİR
 
                  Sevgi
 
Bugün sevgililer günü diyorlar,
Hiç işte, sevmenin günü mü olur?
Sevgi bir pınarsa kalpten gönüle,
Akışın bugünü dünü mü olur?
 
Aşkı söylemezdi ağızda diller,
Gözlerden yol bulur idi gönüller,
Baktıkça yüz yüze goncaydı güller
Bakışın arkası önü mü olur?
 
Âşık da yazardı inceden ince,
Lâl olurdu diller yâri görünce,
Ne oldu ki Ferhat dağı delince,
Âşık ölse dünya sonu mu olur?
 
Gazel yazarlardı bir tek zülüfe,
Bir aşk mısraına bin bir ulûfe,
Şimdi nerde şair, nerde latife?
Sevginin yüz, beş yüz bini mi olur?
                                 Kürşat Polat
 
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
HALEF: Kelime Arapça kökenlidir. “Birinin ardından gelen veya onun yerine geçen” manasındadır. Türk Dil Kurumu “Birinin ardından gelip onun makamına geçen kimse, ardıl” diye anlamlandırmıştır. Muhalefet etmek de aynı kökten gelmektedir.
 
SELEF: Bu kelime de yine Arapça kökenli olup, eskimiş olan, eskiyen, önceki olan anlamındadır.
Türk Dil Kurumundaki karşılığı “Bir görevde, bir makamda kendinden önce bulunmuş olan kimse, öncel, halef karşıtı” şeklindedir. Bu iki kelime genelde “halef ve selef” olarak birlikte kullanılmaktadır.
 
AİLE- ÖĞÜT
Seven o kimselerdir ki, sevgilisinden ne kadar düşmanlık görse, yine dostluğunu arttırır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.