Makedonya Gamzesi -1-

A -
A +
"Ne anne, ne baba, ne kardeş; hiçbirisi yoktu. Bu yüzden kardeşlik ihtiyacını Remzi’de gidermeye çalışıyordu. Lakin 93’te Ruslarla harp ederken şehit olan babası, arkasından dayanamayıp ince hastalığa yakalanarak vefat eden annesi… En sonunda da aynı hastalıkla kaybettiği biricik kız kardeşi öbür tarafta, yakın akrabalarının hepsinin Moskoflar tarafından Erzurum’da katledilmeleri…’’ Fehmi Aksaray;  askerî mektep sıralarında "Demir bilekli, pehlivan, Tavil Fehmi" lakaplı, kara kaşlı, ela gözlü, kırpık bıyıklı, buğday tenli, zarif görünümlü bir Erkânıharp Binbaşısı romanın kahramanıdır. "Fayton ara sokaklardan geçerken Fehmi keyifle etrafı seyrediyordu. Bütün evler ahşap, kafesli, cumbalıydı. Belki unutularak açık kalmış kapılardan dört bir tarafını asma ve hanımeli sarmış bahçeler görünüyordu..." Üstün İnanç romanlarının vazgeçilmez özelliklerinin başında; kusursuz İstanbul anlatısı gelir. Eski İstanbul’un mahalle, cadde, sandallarında, faytonlarında bulursunuz kendinizi. Devlet-i Aliyye’nin karanlık günlerinde şömineli köşkler, bahçesinden çiçekler eksik olmayan evler ile bir taraftan da okuyucuyu başka bir atmosfere taşımayı ihmal etmez. "Fehmi ter içinde, soluk soluğa uyandı. Sarsıcı bir kâbusta, dumanların her tarafı kapladığı bir 'Makedonya haritası' görmüştü. Devlet-i Aliyye’nin parçalandığını, haritadaki hudutların kanlı ve çirkin bir el tarafından bozulduğunu, değiştirildiğini dehşetle seyretmişti. Bozuk haritanın ortasından vahşi Balkan komitacısı Sandanski’nin iğrenç suratı fırlarmış, onun çılgın kahkahalarını işitmişti: -İşin bitti Fehmi Efendi! Senin de, devletinin de işi bitti!.." Gözlerini ovuşturarak rüyasının hayırlara tebdil eylemesi için Rabbine yakaran Fehmi’nin gözünden, Batılılaşma yolundaki Devlet-i Aliyye’nin sancıları, Abdülhamid Han’ın son dönemleri ile İttihat ve Terakki’yi anlatan roman; zamanın siyasi ve sosyal oluşumlarını gerçekçi bir şekilde okuyucu ile buluşturuyor. Yetim, öksüz, mesleğine âşık bir asker olan Fehmi Aksaray’ın hüzünlü aşk hikâyesi de ayrı bir hüzün...              Hülya Günay       ŞİİR        Fedakâr babama   Gözlerimi dünyaya açtığımda,  Biri karşıladı beni kucağında.  Gülüyordu bana baka baka,  Beni yanağımdan öptü usulca.   Çalıştı kazandı alnının akıyla,  Giydirdi, yedirdi beni o parayla.  Hiç de usanmadı, bıkmadı yıllarca,  Fedakârlık ne demek, öğretti bana.   Bir kahramanım var benim şu dünyada,  Bir baba vermiş bana Allahü teâlâ.  Bana verilmiş bir hazinedir baba,  Var mıdır ondan fedakâr şu kâinatta!                           Ahmed Enes Okur  
AİLE-ÖĞÜT   Hayır ve hasenatın en yükseği, arkadaşına ikramda bulunmaktır. Böyle arkadaşa müjdeler olsun. (Abdullah bin Abbas)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.