​GÜZEL SÖZ

A -
A +
Yalan söylemekten, gıybet etmekten ve emanete hıyanet etmekten uzak durun.
 
 
 
Artık gözlerinizi açın…
 
Bir Müslüman olarak, tarihe yön vermiş bir milletin genlerini taşıyan biri olarak, şöyle bir bakın içinde yaşadığınız dünyaya ve ülkenize…
Tarih büyük bir tiyatro sahnesi, oyuncuları da insan… Dünü, yani tarihi olanca heybetiyle yaşayanlar da insandı. Günümüzde ayakta kalmanın olmazsa olmaz şartlarına ayak uydurmaya çalışan da insan.
İnsanlığı huzura çağıran da insan… Ne yapacağını bilemez şaşkın yöneticiler de…
Dünya yine aynı… Dünyaya yön vermeye çalışan da, ona hâkim olmak isteyen de; teknolojiyi üreten de, uygulayan da hep insan…
Hangi milletten, hangi ırktan, hangi dinden olursa olsun, dünyadaki insanların arzusu hep aynı: Gücü yeterse dünyaya hâkim olmak. O olmaz ise hür ve bağımsız yaşamak… O da olmaz ise, bari hayatta kalmak…
İşte bu sebepledir ki, yeryüzünde hemcinsine karşı bu kadar gaddar, bu kadar hilekâr, bu kadar acımasız, bu kadar düşman ikinci bir varlık yok… İnsanın düşmanı yine insan…
Lakin eskiden düşmanlık mertçe yapılıyordu. Şimdi namertçe yapılıyor. Eskiden düşman, düşman olduğunu haykırarak saldırılıyordu, şimdi barış ve demokrasi getiriyorum diye yalan söyleyerek… Ama neticede insan dün de bir şekilde hemcinsine saldırıyordu bugün de saldırıyor… Yarın da saldıracak…
Bir gerçeği daha belirtmek lazım ki, -zamana ve zemine göre- şekil değiştirdiği hâlde özü hiç değişmeyen bu düşmanlıkta, güçlü olan kazanıyor.
Ne enteresandır ki, insanlığın rahat ve huzuru için vazedilmiş “evrensel hukuk” bile maalesef güçlünün yanında oluyor. Onun için dünya beşten büyük olamıyor…  
Yani derenin aşağısındaki kuzu, suyu bulandırmasa da derenin yukarısındaki kurt tarafından suçlu bulunup 'ham' ediliyor.
İşte bu noktada çok önemli bir farkı, fark etmemiz gerekiyor.  Güçlü olmak ne demektir?
Güç “para” mıdır? “Pazı kuvveti” mi? “Teknolojik üstünlük” mü? “Nüfus çoğunluğu” mu?
Nedir güç? Güç, elbette bu saydıklarımızı da gerektirmekle birlikte, sadece bunlardan ibaret değildir.
Birinci güç muhtaç olmamaktır. İkinci güç, kendine muhtaç bırakmaktır. Üçüncü güç, bulunduğun stratejik mevkiidir.  Bu üç güce sahip olan kimseye hiçbir güç, güç yetiremez.
Tarih boyunca da yetirememiştir. Yetiremez… Yeter ki hileye, desiseye başvurulmasın…
Yeter ki hain içeriden olmasın… Rabbim milletimizi memleketimizi her türlü ihanetten korusun muhafaza eylesin…
            Efe Kaan-İstanbul
 
 
 
ŞİİR
 
         Ey Türk evladı
 
Aldığını değil de ürettiğin şeyi sat.
Sağlıklısın esensin, ele geçmez bu fırsat.
Geri gelmez bunu bil her dakika her saat,
İki elin böğründe öyle ne duruyorsun?..
 
İleriye hamle et, karşıdaki zorluğa,
Bir tuğla da sen ilet yurdunda uygarlığa.
Yurdunu yüceltmeye göğüs ger her darlığa.
Senin yolun aydınlık daha ne soruyorsun?
 
Zorlanıp terlesen de, bittim artık desen de,
Allah’tan imdat iste çok cevherler var sende.
Sen bir Türk evladısın, senin yürek kesende,
Şeref şanı tertemiz yiğitlik koruyorsun…
 
Tohumlar gibi varsın şu dünya toprağında,
Fışkırıp bitmen gerek ovasında, dağında.
Düşmanın emelleri kalmalı kursağında,
Hâlâ mı boş şeylerle kafanı yoruyorsun?
 
Tekrar yak şu ateşi Orta Asya çölünde.
Yelkenliler buluşsun, uçsun Aral Gölü'nde,
Yüreğinde saklanan bayraklar var elinde,
Burçlara dikmek için erkekçe yürüyorsun.
 
                               Murat Aslan Levent
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.