Bıçak yarası geçer de…

A -
A +
Huysuz ve geçimsiz bir genç varmış. Ona ne kadar öğüt verse de etki edemeyen dedesi bir gün bir tecrübe ile ona etki etmek istemiş. Kendisine çivilerle dolu bir torba ile bir de pürüzsüz tahta parçası uzatıp demiş ki:
"Arkadaşlarınla ne zaman tartışırsan veya kavga edersen gel bu tahtaya bir çivi çak!”
Bu teklif gence tuhaf gelmiş ve başlamış kavgası kadar tahtaya çivi çakmaya.
İlk gün tahtaya otuzdan fazla çivi çakmış. Ve bu iş hayli zoruna gitmiş. “Bir günde bu kadar kavga edilir mi hiç?” diye kendi kendini ayıplamış.
Sonraki haftalarda otokontrol etmeye başlamış kendisini. Tabii her gün daha az çivi çakar olmuş. Öyle ki bir gün gelmiş ve tahtaya o gün hiç çivi çakmamış. Bu işe kendisi de sevinmiş.
Sevinçle dedesine gidip durumu anlatmış. Dedesi pek memnun hâlde torununu yeniden tahtanın önüne götürmüş ve demiş ki:
Şimdi sökme zamanı… Bugünden sonra tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahtadan bir çivi çıkaracaksın… Nasıl?
“Süper” demiş torun…  Ve kavga etmediği her gün bir çivi çıkartmaya başlamış… Zaten kavga etmediği için de çivi çakmıyormuş. Derken bir gün gelmiş ki tahtada çivi kalmamış.
Dedesi omuzuna dokunmuş:
"Allah senden razı olsun, kendini iyi kontrol ettin… Haydi, şimdi bir de tahtaya bak bakalım.
Çok delik var değil mi? Artık geçmişteki gibi pürüzsüz olmayacak!"
Yani?
Arkadaşlarla tartışılıp kavga edildikten sonra durum düzeltilse de o kötü kelime bir yara (delik) bırakır onun gönlünde… Sen ona bin defa da affettiğini söylesen o gönül yarası asla kapanmayacaktır. Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez sözü işte bunun için anlamlıdır...
          Muhterem Kaşlı-İstanbul
 
 
 
 
ŞİİR
 
      Öksüzün türküsü
 
Osman Necibe'yle yuva kuruyor
Onlardan dünyaya geliyor Mehmet
Yıl otuz üç imiş gün bilinmiyor
Memeden süt emip gülüyor Mehmet
 
Bir sene sonrası yuva dağılmış
Babası oğlunu yanına almış
Körpe kuzu iken kimsesiz kalmış
“Anam” diye diye meliyor Mehmet
 
Necibe düşüyor dermansız derde
Aranıyor çare bilinmez nerde?
Bebeği kendinden çok uzak yerde
Mazlum uykulara dalıyor Mehmet
 
Dayısı gelir der “büyük acımız”
Onsuz canı teslim etmez bacımız
Allah'ın emrine yetmez gücümüz
“Kim seni annenden çalıyor Mehmet?”
 
Anlatsam arada geçen yılları
Kitaplara sığmaz onun halleri
Şoförlük yaparak aşmış yolları
Şimdi seksenine geliyor Mehmet
 
Altı yıl önceydi maziyi andık
Ah çekti gök kubbe yıkıldı sandık
“Hiç anamı bilmem” deyince yandık
Gözlere yaş olup doluyor Mehmet
 
                           Osman Ercan
 
 
 
 
 
BİTKİ DÜNYASINDAN
 
 
ELMA SİRKESİ İLAÇ GİBİ
Sirke asırlar boyunca insanlar tarafından kullanılmıştır. Elma sirkesi ise sayısız faydaları ile ön sıralarda yer almaktadır. Tabii elma sirkesi, ezilmiş organik elmaların ahşap fıçılarda fermantasyonu ile hazırlanmaktadır. Elde edilen bu tabii elma sirkesinde çeşitli mineraller, kalsiyum, fosfor, potasyum, magnezyum, sodyum, kükürt, bakır, demir ve silikon gibi elementler de bolca bulunmaktadır. Aynı zamanda B ve C vitaminleri, asetik asit ve sitrik asit bakımından da oldukça zengindir.

Diyabet, yüksek kan basıncı ve sindirim sistemi rahatsızlıklarına karşı hâlen etkili bir ilaç olarak kabul edilmektedir. Bağışıklık sistemini güçlendirici de olan elma sirkesinin kilo verme ve sindirimi geliştirme gibi etkileri de vardır. İnsan vücudundaki kötü kokuların ve kötü nefes kokularının giderilmesinde de oldukça etkilidir.

 

GÜZEL SÖZ
 
Bir mümin kul, dünyada çok sevdiği bir yakınını kaybederse, sabredip mükâfatını Allahü teâlâdan beklerse, Allahü teâlâ, o kulu için cennetin dışında bir mükâfata razı olmaz. (Hadis-i şerif)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.