GÜZEL SÖZ

A -
A +
Baba oğluna bir bağ bağışlamış, oğul babaya bir salkım üzümü çok görmüş!..       “Sen iyi birisi misin” ona bak!   Bir zamanlar bir oduncu varmış. Küçük bir evinde mütevazı bir hayat yaşıyormuş. Sattığı odunların parasıyla da geçiniyor hatta herkese iyilik ediyormuş... Aradan yıllar geçmiş. Oduncu yaşlanmış ve artık eskisi gibi kazanamıyormuş. O sene kış mevsimi yüzünü göstermeye başlamış. Zavallı oduncu varını yoğunu kaybetmiş. Oduncu artık eskisi gibi kimseye iyilik edemez olmuş. Onun bu hâline komşuları çok üzülmüşler. “Neden bu iyilik timsali oduncu böyle kabuğuna çekildi? Neden kimseyle görüşmek istemiyor?” diye meraklanmışlar. Herkes onun iyiliğine o kadar alışmış ki onun olmadığı bir hayat herkese can sıkıcı gelmeye başlamış. Dua etmiş herkes oduncunun eski hâline dönmesi için. Bu dualar dilden dile dolaşınca oduncunun da kulağına gitmiş. Oduncu, insanların kendisi için beslediği bu duygular sebebiyle eskisi gibi olması gerektiğine karar vererek, varını yoğunu ortaya koyup tekrar herkese iyilik etmeye başlamış. İnsanlar da dualarımız kabul oldu diye şükretmişler. Oduncuya bu defa herkes yardım etmeye başlamış. Onun insanların arasına katılabilmesi için onu desteklemeye başlamışlar. O da kendisine gelenleri tekrar insanlara dağıtmaya ve güler yüzüyle insanlara iyilik etmeye devam etmiş.  Oduncu son yıllarını herkesin kendisine iyilik ettiği yıllar olarak yaşamaya başlamış...           *** Toplumda her insan göreceli olarak birbirinden farklıdır. Örnek olarak kimi zengindir kimi fakir; ama her birinin toplumdaki yeri ve görevi farklıdır. Önemli olan insanın üzerine düşen görevini yerine getirirken “iyi” olmasıdır. Öğretmen öğretir, mimar ev yapar, çiftçi ürün yetiştirir, ayakkabıcı ayakkabı yapar, terzi elbise diker… Ama öğretmen öğretmenliğini iyi yaparsa, mimar evini sağlam yaparsa, terzi elbisesini düzgün dikerse, çiftçi ürününü sağlıklı ve doğal üretirse hepsi “iyi” insan demektir. Ama bu görevlerini iyi yapan insanlar aynı zamanda paylaşma, yardımlaşma, cimrilik, bencillik, açgözlülük, kıskançlık gibi olumlu ve olumsuz duygularla da kişiliklerini belli ederler...           Ahmet Ceylan-Erzurum       ŞİİR               DUR YOLCU   Bazen senin gibi, gezer tozardım, Bazen neşelenir, bazen kızardım. Bazen aşka gelir, şiir yazardım, Vade sona erdi, öldük be yolcu.   Seslensen de cevap gelmez sesine, Ağlayıp sızlasan, kimin nesine? Ameli hesabı, bir cümlesine, Verdiler elime, aldık be yolcu.   Böbürlenme asla, günahtan sakın, Ölüm ensemizden, daha da yakın. İbret arar isen, bizlere bakın, Kürkçü dükkânına geldik be yolcu.   Sen de dersini al, gaflete dalma, Günaha bezenip, buraya gelme. Gerçeği söyledim, kusura kalma, Ne ektikse, burada bulduk be yolcu.                  ÜNYELİ ÂŞIK UMMÂNÎ     MERAKLI BİLGİLER   Bir bakteri 1 saniyede kendi etrafında 100 kere dönebilir... Akbabalar 4 km uzaktaki bir ceylanın ölü mü uykuda mı olduğunu anlar... Sivrisineklerin erkekleri bitki suyu, dişileri kan içerler... Olgun yaştaki bir fil, günde 150 kg yiyecek yer... Şahin dalış sırasında 350 km/saat hıza ulaşabilir...                 *** Çin Seddi 10 bin km’ye yakın uzunluktadır, bazı yerde duvar kalınlığı 10 metredir... İstanbul’da çöpe atılan ekmeklerle bir Norveç nüfusu kadar insan doyar... Bir dilim ekmek bir mil koşmaya yetmektedir... Engizisyon mahkemeleri 300 yılda 34 bin kişinin yakılmasına karar vermiştir... Polonya Kralı Güçlü August’un 350 çocuğu vardı... Osmanlı Devleti, yükselme devrinde 24 milyon km2 alana sahipti... Osmanlı Devleti zamanında, tarihe geçen en büyük zelzele, 14 Eylül 1509’da oldu... Bal, bozulmayan tek gıdadır... Sabahları bir elma kahveden daha fazla uykumuzu açar... Çin'de İngilizce konuşan kişi sayısı ABD’den daha fazladır... Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.