GÜZEL SÖZ

A -
A +
Baba (evlat, oğul) ekmeği zindan ekmeği, koca (er) ekmeği meydan ekmeği...
 
 
"Sorun avcıları!.."
 
Falan şirketin yazılımındaki “güvenlik açığı falan kişi tarafından ortaya kondu” diye bazı haberler basına yansıyor. Bu durumdan haberdar olan şirket, öncelikle o kişi ya da kişilere teşekkür ediyor ve onlardan faydalanmayı düşünüyor.
Bu tip şirketler açığını bulanı düşman değil, dost kabul ediyor. Asla ve asla savunmaya geçmiyor. “Sen kimsin ki bizim açığımızı araştırıyorsun?” demiyor.
Neden? Çünkü şirketler faaliyetlerini sorunsuz, problemsiz sürdürmek istiyor. Adına ve kazancına bir zarar gelmesin istiyor. “Baştan öngörülebilenler gibi sonradan bulunup hâlledilen her sorun; daha sağlıklı bir işleyişi temin edecektir” inancından dolayı; sorunları keşfedenleri, kendilerini eleştirenleri çok seviyorlar.
Biz bu tiplere yani sorunları bulan, açıkları ortaya koyanlara “sorun avcıları” diyoruz.
Sorun avcıları bu tip şirketler için bir nimet, hem de zahmetsiz, masrafsız ve hesap edilmemiş bir nimet. Şirketler için durum böyle, ya başka alanlarda nasıl?
Mesela yerel yönetimlerde… Kamu kurum ve kuruluşlarında… İllerde… İlçelerde…
Acaba oralardaki işleyişte bir açığı, bir sorunu ortaya çıkaranlara karşı nasıl bir tavır alınıyor?
“Sorun avcıları” oralarda da çok sevilir mi? Bir nimet olarak görülür mü? Dost mu algılanır, düşman mı? Onlardan faydalanmak mı, yoksa cezalandırmak mı düşünülür?
Doğrusunu söylemek gerekirse; bir ya da iki istisna dışında on sekiz yıllık yerel yazarlık tecrübem olumsuz örneklerle dolu. Maalesef “sorun avcıları” teknolojik yazılımlar dışındaki alanlarda pek sevilmiyor. Hatta başa bela olarak algılanıyor.
Sorun avcısının ne dediğine bakılmaz. “Önce bunu niye dile getiriyor?” sorusu sorulur. Sonra da ne kadar olumsuz ve zorlama cevap varsa bulunup karalanmaya çalışılır. Sorun avcılarını karalayıp kendilerini aklarlar. Ve böylece rahatlarlar. 
Yeni yönetim sistemimiz buna da çözüm olur mu? “İnşallah olur” diyelim.
             Ragıp Bayraktar (ragipbayraktar@mynet.com)
 
 
 
 
ŞİİR
 
Türk'ün nesli kahraman
 
Kararmıştı gökyüzü, güneş nöbeti devretmiş,
İş başa düşmüştü, şehit nöbetinde can vermiş,
Gün karanlık, gün aydınlık tam 251 can,
Toprak değil vatan, Türk’ün nesli kahraman...
 
Silinmiş sayfalardan ay ile yıldız hainin gözlerinde,
Hâlbuki Türk omzuna takmış, tek mermisiz gelmekte,
Gelmekte ki koşa koşa inliyor mahşer-i meydan,
Toprak değil vatan, Türk’ün nesli kahraman...
 
Koca dünya yangın yeri, para ile avutulmuş,
Ülkem Müslüman ümmeti diye binbir ilden kovulmuş,
Lakin gelecek ki bir zaman, mizan çoktan kurulmuş,
Toprak değil vatan, Türk’ün nesli kahraman...
 
İlk kurban Genç Osman imiş tarihimiz sahifesinde,
İnşallah son olur, darbeden dem vurma Türk'üme,
Amma yalnız Hak bilir; adalet nere, dalalet nere,
Toprak değil vatan, Türk’ün nesli kahraman...
 
Gün ola döne devran, daim vatan, her daim vatan,
İşte bunu haykırdı gider iken, 251 can,
Gayrı nöbet bayrağı bize kaldı Rabbim yardım eylesin,
Toprak değil vatan, ha 100 yıl önce, ha 100 yıl sonra,
Türk'ün nesli kahraman...
                                                         Furkan Alkan
 
 
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
ZİMMET: Arapça kökenli bir kelimedir ve resmî kurumlarda hâlen kullanılır. Bir kimsenin sahip çıkmak, korumak saklamak ve sorumluluğu onda olmak zorunda olan durumlar için kullanılır. “Zimmetine geçirme” durumu ise birincisi sorumluluğunu suistimal etmek anlamındadır. İkincisi de hukuki anlamda kendisine ait olduğunu resmî olarak belgeleyecek duruma gelme hâlidir. Bir cümlede kullanırsak: “Askerde her Mehmetçiğin tüfeği kendisine zimmetlidir.”
 
BEHEMEHÂL:  Kullanıldığı anlam “kesin olarak”, “kesin bir biçimde” olan ve bir ön ek ve iki kelimeden oluşan Farsça bir kelimedir.  “Be” ön eki, kelime başına getirilerek dilimizdeki "de, da, den, dan, ile, için" gibi ekleri oluşturur. “Heme” kelimesi “tamamı, hepsi, bütünü” anlamındadır.  “Hâl” kelimesi de “durum” anlamındadır. Bu üçü bir araya geldiğinde “be-heme-hâl”: Her durumda, elbette, nasıl olursa olsun, mutlaka anlamlarında dilimizde kullanılmıştır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.