Ben bir ceviz ağacıyım -1-

A -
A +

Burası Beyoğlu’nda küçük bir çiçekçi dükkânı… Burası yıllardır Ayşe Teyze'nin... Ayşe Teyze kısa boylu tombul bir teyze. Her gün bizlere su verir bizi severdi. Sebebini bilmem ama beni ayrı bir sever. Yanıma gelir sen büyük bir ağaç olacaksın der...

Günler geçiyor... Ayşe teyze her günkü rutin işlerini yapıyor. Ama her gün aramızdan birileri gidiyor. Ve ben çok korkuyorum satılmaktan. Çünkü bir yıla yakındır Ayşe Teyze ile birlikte yaşıyorum.
Ben bunları düşünürken bir gün dükkâna yaşlı bir amca geldi. Kısa boylu saçları dökülmüş ama arkada beş on tel kalmış bir amca. Kahverengiye çalan bir pantolon aynı renkte kruvaze bir ceket. Ceketin sağ tarafında yadigâra benzeyen köstebekli bir saatin demiri. Asası bir Osmanlı hatırasına benziyordu. Şöyle iki üç dakika Ayşe Teyze ile muhabbet ettikten sonra yanıma doğru yaklaştı.
Korkum var iken iki kat daha artmaya başladı. Satılmak istemiyordum. Yıllardır aşina oldum buraya Ayşe Teyze'ye veda etmek istemiyordum. Ayşe Teyze beni eline alıp “bakın bu ağaç fidesi çok güzel” dedi. Meğer artık Ayşe Teyze beni satmak istiyormuş.
Adam hafif bir tebessüm ile “ben dünyaya büyük bir şey bırakmak istiyorum” dedi. Ayşe Teyze bana dönerek ellerini yapraklarıma değdirdi ve “bu çok büyük bir ağaç olacak amcası” dedi. Adam cebinden iki akçe çıkarıp Ayşe Teyze'nin eline bıraktıktan sonra beni, Ayşe Teyze'nin elinden alıp ağır adımlarla dışarıya çıktı. Çok korkuyordum bu korkum beni soldurabilir hatta verimsizleştirebilirdi.
Birkaç saatlik yürümeden sonra ağaçlarla dolu olan bir eve geldik. Kendimden büyük olan ağaçlara ulaşmak benim en büyük hayalimdi. Yaşlı amca bahçesindeki koltuğa oturup beni yere koydu ve bana "sen büyük bir ağaç olacaksın” dedi. Yaşlı amca yerinden kalkarak büyük bir kova getirdi yanıma, bahçesindeki toprak yığınından kürekle doldurmaya başladı. Beni küçük kabımdan çıkarıp toprak doldurduğu kaba yerleştirdi...
Günler böyle geçti ve geçmeye devam ediyordu. Yeni toprağımla yanımda getirdiğim toprak hemen kaynaşmış hiç zorluk çekmemiştim. Yaşlı amca her gün beni suluyor ve beni “sen büyük bir ağaç olacaksın” diye seviyordu. Gerçekten olabilecek miydim? Ben de büyüklerim gibi dallanıp yeşerecek miydim?..
 
 
 
 
 
ŞİİR
 
 
            Tuna kıyısında
 
Evimden uzakta, annemden uzak;
Kimsesiz kalmışım yâd ellerinde.
Bir vefa ararım kalbe dolacak
Gurbetin yabancı güzellerinde.
 
Tuna'nın üstünde güneş batarken
Sevgili yurdumu andırır bana.
Bir hayal isterim Boğaziçi'nden
Bakarım "İstanbul! " diye her yana.
 
İstanbul! Ey sedef mehtaplarından
Hülya gözlerime ilk ışık veren!
Buranın ufkunda yanıp tozlanan
En munis renge de bigâneyim ben.
 
Ah, orda renklerin -şark güneşi- ile
Naz eden- sihirbaz ahengi vardır.
Bu akşam yurdumu andırsa bile
Ah, orda akşamın bin rengi vardır.
 
                 Enis Behiç Koryürek
 
 
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
 
ARASTA: Farsça "süslemek" anlamına gelen arasta, “aresten” kelimesinden türemiştir. Çarşılarda veya alışveriş bölgelerinde aynı işi yapan esnafın bir arada bulunduğu bölümlere verilen isimdir. Üstü genellikle tonoz veya çatıyla örtülü bir sokağın iki yanında karşılıklı sıralanan ve aynı cins malları satan dükkânların meydana gelmektedir. Eski Türk İslam çarşılarında aynı ürünleri satan dükkânların bulunduğu kısma arasta denir. Türk-İslam devletlerinde özellikle külliyelerin bulunduğu alanlarda diğer mimari yapıların yanında bulunurdu.
Arasta bölgesinde her bir dükkânın ayrı ayrı kapısı olmazdı. Günümüzdeki bazı iş hanlarında olduğu gibi, çarşı kapısı her dükkân için sabah açılır, akşam kapanırdı. Bu tür çarşılardaki sokakların üzeri açıktı ya da belli bir alana kadar örtülü bırakılırdı. Tamamen üstünün örtülmesi ise burasının Kapalıçarşı olduğuna işaretti.
Arasta adı verilen çarşılardan elde edilen gelirler sosyal yardım kuruluşlarına giderdi. Eğer külliye içinde kurulmuşsa, gelirleri genellikle külliyenin camisine bırakılırdı. Arasta yapısına en güzel örnek, Edirne Selimiye Külliyesi’dir.
 
ATASÖZÜ
 
Ağustosta beynin kaynasın ki, kışın da ocakta tenceren kaynasın!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.