ATASÖZÜ

A -
A +
Acıkan doymam, susayan kanmam sanır!..
 
 
Tebrik ediyorum sizi -1-
 
-Siz, hiç yalan söylediniz mi hayatınızda?
Korkmayın canım… Hemen başınızı kaldırıp "asla!" demek zorunda değilsiniz...
Kimse yok yanınızda...
Yahut "Yalan söyleme! Falan zamanda şu yalanı konuşmuştun ya!" diye, yüzünüzü kızartacak birisi de yok...
İçinizden, kendi kendinize okuyorsunuz bu yazıyı... Şöyle elinizi vicdanınıza koyup tebessüm ederek içinizden geldiği gibi cevap verin:
-Hiç yalan söylediniz mi?
-Peki siz, hiç riyakârlık, yani ikiyüzlülük yaptınız mı Allah aşkına?
Dedik ya, kimse yok yanınızda... Kendi kendinize içinizden düşünüyorsunuz.  "Evet" de deseniz, "Hayır" da deseniz kimse bilmiyor duygularınızı...
En samimi olduğunuz insana bile itiraf edemeyebilirsiniz. Ama işte size rahatlamanız için bir fırsat...
İtiraf etmenin tam zamanı... En samimi duygularla cevap verin:
-Hiç ikiyüzlülük yaptınız mı?
Arkasından diş bilediğiniz kimsenin, yüzüne gülümseyip ne de başarılı olduğunu söylediniz mi?
Ya da Ali’nin yanında Veli’yi, Ayşe’nin yanında Fatma’yı karalayıp, sonra da ötekilerinin yanında berikilerini karalama durumu yaşadınız mı? Yani mecburiyetten… Zorunlu olarak… Kişisel menfaatiniz gereği yani… Ya da öyle zannettiğiniz için…
-Ya da hiç kimseye iftira ettiniz mi?
Bu kimse kızdığınız, öfkelendiğiniz, size bir zararı dokunan biri de olabilir. Sevdiğiniz birisi de olabilir...
Çıkarınız sebebiyle olabilir. Kendi yerinizi korumak için olabilir. Mecbur kaldığınız için olabilir. Ya da doğru zannederek yapmış olabilirsiniz. Hiç fark etmez. Önemli olan, herhangi bir zamanda, herhangi bir konuda, herhangi bir kimseye herhangi bir şekilde yapılan iftiradır...
"Evet!" de deseniz kimse bilmiyor. "Hayır!" da deseniz kimse bilmiyor.
Siz şu an sadece kendi vicdanınızla baş başasınız... Çekinmeden söyleyin:
-Hiç kimseye iftira ettiniz mi?
          Selim Yavuz-İstanbul
 
 
 
ŞİİR
 
                              Ezan
 
“Tanrı uludur” değil, “Allahü Ekber” denince
Müslümanlar gark oldu özlenilen sevince
O gün rahmetli babam, evden dışarı çıktı
Bir sevincin ilanı, havaya kurşun sıktı
 
“Tanrı” sözü tutmadı “bir Allah”ın yerini
"Tanrılar" birçoktular, Adnan deşme derini
Tanrıdan başka yokmuş, tapılacak tapacak
Öyleyse tanrı tapsın, kulları ne yapacak?
   (Adnan Büyüksoy/Bizimevler 3-İstanbul)

 

 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
Çifte Minareli Medrese: Anadolu’nun en ünlü tarihî yapılarındandır. Sivas, Medreseler Sokağı'nda İzzeddin Birinci Keykâvus Şifahanesi'nin karşısındadır. İlhanlıların büyük veziri Sâhip Şemseddîn Cüveynî tarafından 1271-1272 (H.670) tarihinde yaptırılmıştır. Medresenin mimarının Kölük bin Abdullah olduğu ileri sürülüyorsa da isim okunamadığından yapan kesin olarak belli değildir. Anadolu’da yapılmış en abidevi medreselerden biri olan ve Dârülhadîs adıyla da tanınan Çifte Minareli Medrese ne yazık ki büyük yıkıma uğramış, bugün çok az bir kısmı ayakta kalabilmiştir. Harap olması sebebiyle 1882’de ilk önce hastane, sonra okul hâline getirilmiştir. Ön cephesi Halil Ethem Bey'in çabasıyla yıkılmaktan kurtulabilmiştir. İki katlı, dört eyvanlı bir yapıdır. Taç kapının üzerindeki tuğla minareler çini bezemelidir. Bitkisel ve geometrik motiflerle süslü taş kapı ile yanlarındaki mukarnaslı nişler yapıya hareketli bir görüntü kazandırmıştır. Köşelerde yivli yarım kuleler vardır. Son yıllarda yapılan kazıların da ortaya koyduğu gibi, Çifte Minareli Medrese, yalnız medreseden ibaret olmayıp, çevresinde diğer bazı yapıları da içine almaktaydı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.