Zatü'l-Hareke (tomofil)

A -
A +
Yıl 1900. Ankara'nın küçük bir kazası Berçin. Başrolümüzde bir milletvekili. Tabii o zamanlar araba Osmanlı'ya yeni gelmiş. Madem gelmiş sefa getirmiş. Bizim milletvekili bunu kullanmazsa olur mu hiç? İlk önce arabayla sürecek sefasını. Sonra halka gösterecek, ilgi beğeni toplayacak. Hem ünü artacak hem kendine insan çekecek. Zor bela getirtti bir araba, yola koyuldu erkenden. Yolda yürünecek mesafe ama maksat araba gözüksün. Şoför koltuğunda sağ kolu Cengiz Emmi yeni öğrenmiş olmanın heyecanıyla meydana doğru sürüyor arabayı. Bir müddet sonra bizimkiler de varmıştır meydana. Bütün köylü arabanın sağına soluna toplanmış, yağmurun altında büyük bir ganimet bulmuş gibi hem bağırıyor hem seviniyor hem de şaşırıyorlardı. Milletvekili bir masanın üstüne çıktı. Başladı anlatmaya:
"Bu Zatü'l-Hareke. Gâvurlar yapmış. Bunun sayesinde uzun yollar kısalacak, bununla yük taşınacak, atlara bile gerek kalmayacak..."
Bu lafları duyan köylüler bir anda renk değiştirdi. Hep bir ağızdan konuşmaya başladılar:
"Atlara gerek kalmazsa bu kadar atı ne yapalım? Madem yük de taşır tarlada çalışan hamal azalır. Bu köyün yarısı hamaldır. Gelirken de etrafı pek bir pis kokuttu. Milletvekili sen bize iyilik mi edersin kötülük mü edersin?"
Milletvekili hiç beklemediği bu cevap karşısında şaşırıp kalmıştı:
"Durun, durun! Öyle demek istemedim. Yine kullanırsınız atlarınızı. Hem parası da iyidir.”
Bir de parasını söyleyince çevresinde kimse kalmadı. Bağırsa da nafile...
Milletvekili çarenin kalmadığını anlayınca dedi ki:
"Cengiz! Bizim küçük haklıydı galiba. Eski ve fayda sağlamaz gibi gözüken şeyler belki de bizim hayatımızdır..."
          Adil Ertuğrul-Nevşehir
 
 
ŞİİR
 
             Öğretmenlerimize
 
Ey ilmin meşalesi, ey yurdun ışığı sen,
Özveriler yolunun yorulmaz âşığı sen.
 
Yüreğinde Türklüğün bütün hasletleri var.
Eğitim dünyasına senden doğar ordular.
 
Muasır asırlara seninle ulaşırım,
Seninle alnım açık, şerefle dolaşırım.
 
Gülen yüzün bizlerin gülen yüzü demektir,
Öğrettiğin her bir harf, çok kutsal bir emektir.
 
Sevgin kalplerimizde her zaman kalacaktır,
Çünkü bu kutsal sevgi sana en büyük haktır.
 
Öpülecek el senin, dinlenecek dil senin,
Zeytin dalı sendendir, koklanacak gül senin.
 
Bahçeler dikiyorsun yurduma fidan fidan,
Kurumuş topraklara geliyormuş gibi can.
 
Her şey silinir gider, azizliğin hiç gitmez,
Hürmetim dağlar kadar fakat yine de yetmez,
Bitmez ey öğretmenim, sana övgüler bitmez...
 
                  H. Hilmi Levent-Gülnar
 
 
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
Vücuttaki denge sistemi niçin bozulur?
Âlemde nasıl ki “gece-gündüz”, “soğuk-sıcak”, “acı-tatlı” gibi zıtlıklar dengesi varsa, insan vücudunda da böyle bir denge vardır. Sağlıklı kimsede bu denge yerinde olur. Bu denge bozulmaya başladıkça rahatsızlık ortaya çıkmaya başlar. Bozulmanın ileri derecesi, hastalık dediğimiz hâlin oluşmasıdır. Bu durumu, hayalimizde canlandırabilmek için bir otomobil düşünelim. Nasıl sıfır km otomobil, kullanmaya başlandıktan sonra (kullanmaya da bağlı olarak) zaman içinde ister istemez tek tük arızalar vermeye başlar... Ayrıca ne kadar iyi bakılırsa bakılsın bir zaman sonra yıpranır ve eskir... İnsan vücudunda var olan “çi” dediğimiz enerji ve bu enerjinin vücuttaki akış düzeni de böyledir. İstisnalar hariç, doğuşta insan da her bakımdan sıfır kilometredir. Ancak yaş ilerledikçe, zamanla (otomobil gibi modelimiz geçmeye başladıkça) bizi de bazı sıkıntılar beklemektedir. Dolayısıyla doğuşta bir denge üzerine kurulu sağlık sistemimiz, (sağlıklı ve dengeli büyümeyle orantılı olarak) erken veya geç (önünde sonunda) teklemeye, arızalar göstermeye başlar...
 
ATASÖZÜ
 
Başını acemi berbere teslim eden, pamuğunu cebinden eksik etmez (etmesin)...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.