Hak aynasında güzelliği bulmak

A -
A +
Kozmetik ürünleri alanındaki ithalat, 2017 sonu itibarıyla 414,8 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakama estetik için harcananlar, moda uğruna saçılanlar ve kuaför giderleri eklersek çok vahim bir tablo ortaya çıkıyor. Peki tüm bunlar sonunda, ulaşılmaya çalışılan güzelliğe(!) siz hiç şiir yazıldığını gördünüz mü? Gerçek olan insan fıtratının beşer konularda hep tabii olanı beğenmesidir. Bir çocuğun güzelliği, yavru kedinin sevimliliği, manzaraların insanı cezbeden harikuladeliği; şairin dizelerindeki güzellik... Hangi güzel yüz ki toprak olmadı,Hangi ceylan göz ki yere akmadı. Evet, önünde sonunda her canlı ölümü tadacak ve o maddi güzellikler bir gün olup son bulacaktır. Ama baki olan bir şey var ki o da, ruhun hakikatine kavuşması, özüne dönmesidir. İşte güzellik peşinde koşulacaksa tek hedef bu olmalıdır.  “Allahü teâlânın beğeneceği güzellikte hangi noktadayız” sorusu derdimiz olmalı ki burada güzellikten amaç “Allah rızasıdır”... Kafamıza çivi, kalbimize ok olmalı bu soru. Tîn suresinin dördüncü ayeti kerimesi yüce Allah’ın insan ruhuyla ilgili şifreleri içermektedir. İnsanın güzel surette yaratılırken sonra onun en aşağı derecelere inebilme meselesi… İşte dünya serüveninin aslı budur. Bu serüvenin farkına varmak bizim başlangıç noktamız olacaktır. Sonrası mı? Allah’ın rızasına kavuşmak için güzeller güzeli, sevgililer sevgilisi Peygamber Efendimize tam tabi olmak ve kalbe “Allah aşkını” nakşetmeyi başarabilmek… Çünkü yaratılan her canlıdan istenen yegâne amaç budur… Allah aşkı ve onun rızası…               Fatih Toprak-Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni     ŞİİR                          Gelincik   Hangi kırılası elin pençesine düştün Hangi hoyrat gönlün esiri olup da soldun Hangi macera sürükledi seni meçhul mecraya Hangi tiran hapsetti dönüşü olmayan adaya Söyle hangi yalanlara tutunabildin Uçmayı öğrenmeden atlarken yuvandan Hangi pembe hayallerle süslendin Koparılırken her şey bir bir benliğinden Kim ayırdı dağlar başındaki özgürlüğünden Kim kaldırdı mahremiyeti sözlüğünden Gelincik hoyrat ellerde soluk yüz, Gelincik hayalleri vardı "ölümsüz" Hangi seyyahın yolu düştü yuvana Hangi vaatlerle düştün esaret ağına Dizlerinde derman yok gözünde fer Rengârenk lensler yetmiyor bir de far Bir elinde aynası, pudrası, maskarası Yıkılmaz kalelerin burçsuz yüz karası Namus fukarası, hars yoksunu, edep budalası Ey içki âlemlerinin kadeh sehpası Utan, utanmazlardan kaldıysa ardan zerre Kimler gelip geçti bu çarktan düşün bir kere Gelincik yüce dağların asi çiçeği Kimin aklından geçerdi ayağa düşeceği Bükük boyun, soluk yüz, narin çiçek Sendedir kudret sensin özüne dönecek Düşmüşsün bataklıkta çirkef ağına Fanusta yaşayamazsın ki dön geri dağına.                         Fikret Kanat-Etimesgut     SAĞLIK OLSUN   NÖPORATİK AĞRILAR:  Nöropati genel anlamda sinir sistemi rahatsızlıklarıdır. Vücut kendi kendini de yenileyebilen canlı bir network ağı gibidir. Bu sistem beyin ve omurilik arasında bulunan nöron yani sinir hücreleri ve nöronlara ait sinir liflerini içeren demetlerden meydana gelen çok karmaşık ama bir o kadar da mükemmel bir iletişim ağıdır. Nöropatik ağrı aslında, sinir sistemindeki bu hücrelerin herhangi bir sebeple dejenere olması, iltihaplanması veya bizim anlayacağımız şekliyle oksitlenmesi ya da diğer etkenlere bağlı dış muhafazasındaki dejenerasyonla kısa devre yapması, [akım (ileti) kaybı] sonucu, vücudun hangi bölgesine isabet ederse o noktada olumsuz etki şeklinde kendini belli eden sinirsel tahribatın genel adıdır. Bir şehirde yaşanan sel, deprem, kasırga gibi doğal afetler ve böylesi bir afet sonrası hasar gören altyapı, elektrik, telefon kablolarını düşünelim. İnsandaki sistemler ve organlar da böyledir. Vücut bazen alerjik bünye, bazen uzun süren rahatsızlıklar, bazen stres sıkıntı gibi olumsuzluklarla karşı karşıya kaldığında network ağına benzeyen sinir sistemi de bu anlamda olumsuz etkilenmekte ve geniş bir ağ olan bu sistemin hangi doku ve organda ne derece tahribat yaptığı da pek anlaşılamamaktadır. Bu dejenerasyon beraberinde kan dolaşımında aksamalara da sebep olacağından sinir hücrelerine de yeteri kan ulaşamaz. Dolayısıyla sebebi belli olmayan bir şekilde özellikle bacaklar ve ayaklarda olmak üzere ellerde, kollar ve adalelerde uyuşmalar, keçeleşmeler, his kaybı gibi durumlar oluyorsa, merdiven çıkarken, bir cismi tutarken adale ve kaslarda güçsüzlük hissi yaşanıyorsa, hareketsiz olunmadığı hâlde vücudun bazı bölgelerinde iğnelenme, karıncalanma, bazen şiddetli acı ve yanma gibi şikâyetler baş gösteriyorsa, özellikle dinlenmeye geçildiği zamanlarda ellerde, eklem yerlerinde, kollar ve bacaklarda huzursuz bacak sendromu denilen türde ağrılar söz konusu oluyorsa aile hekiminin nöropati konusuna eğilmesi gerekiyor. [Dr. İsmail Maraş]

ATASÖZÜ

Ahmağa yüz vermeye, aptala söz vermeye gelmez...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.