Tutamıyorum zamanı

A -
A +
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.
                     Ahmet Hamdi Tanpınar
 
En çok tartışılan ve üzerine düşünülen konulardan biri olmuştur zaman. Albert Einstein, izafiyet teorilerini ortaya koymuştur. Peki gerçekten göreceli midir zaman? Ben zamanı izafiyet penceresinden tanımlamaktan ziyade bereketli kullanma yönünde tanımlanması gerektiğine inanıyorum. Günümüzde herkes şikâyetçi günün hemen bitivermesinden, işleri yetiştirememekten… Oysa 24 saatin saniyeleri her zaman aynıdır. Evet bir eğlence veya malayani bir uğraş oldu mu hemen bitiyor dakikalar elde edilen bir şeyler olmadan. Fayda içermeyen bir -hem dünya hem ahiret ekseninde- televizyon programı izlerken veya sosyal medyada gezinti yaparken birkaç saatimiz geçivermiş oluyor. Sonra “tüh bugün de böyle geçti” demek kalıyor dillerde. Peki, aynı sürede kaç sayfa faydalı bir kitap okunurdu, kaç rekât namaz kılınırdı, kaç defa kelime-i tevhid söylenirdi?
Bize verilen ömür akıp gitmekte ve bunu durdurmak elde değil. Yani zamanın tamamen içinde değiliz lakin büsbütün dışında da değiliz. Yekpare geniş bir anın yani sonsuzluğun parçalayamayacağımız akışındayız. Allahü teâlâ katında her şey bir anda. Bize düşen Rabbimizin rızasında olarak zamanı kıymetli hâle getirmeye çalışmaktır. İşte o vakit varlığımızın manası ortaya çıkacaktır. Büyük İslam âlimi Hüseyin Hilmi Işık hazretleri kahvehanelerde oturan nicelerinin hâlini görünce “keşke imkânım olsa da bunların zamanlarını satın alabilseydim” buyurmuşlar. İmam-ı Gazali hazretlerinin ellili yaşlarda vefat ettiğini ama buna karşılık ne kadar eser ortaya koyduğunu bilmeyen yoktur. Galiba hepimiz kendimize şu soruyu sormalıyız: “Ben zamanın neresindeyim ve zamanı tüketen kurtların yemi olmuş muyum?"
Tanpınar şiirini şöyle bitiriyor:
"Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim"
            Fatih Toprak-Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
 
 
 
ŞİİR
 
     Kudüs için kıyam vakti
 
Kudüs; ilk kıblemiz, ilk göz ağrımız
Kudüs; yüreğimiz, yanık bağrımız
Aşka yükselişin esrarı onda;
Kudüs; insanlığı Hakk’a çağrımız
 
Kudüs’e göz koydu zorbanın biri,
Bize söker sandı delinin zoru…
Kanlı postalını çek haremimden!
Ruhuma değmesin zulmünün kiri…
 
Filistin; dinmeyen gönül yaramsın
Filistin; sen benim aha şuramsın!
Tarih boyu Müslümana muhterem;
Müslümandan başkasına haramsın!
 
Filistin deyince, maziyi de an;
Üstüne yüklendi bilcümle cihan
Canını verdi de vermedi toprak
Cennetmekân Sultan Abdülhamid Han
 
Hüzünlenme, ye’se düşüp yas tutma!
Uyanık ol, uyuma ve uyutma!
Bir çocuğun sapanından ibret al;
İman varsa imkân vardır unutma!
 
Korku, zalimlerin kalbinden taşar
Bizim yüreğimiz Kudüs’te pişer
Kudüs demek bizce İstanbul demek
Kudüs düşer ise, insanlık düşer…
 
Velev ki tüm dünya yalnız bıraksa
Velev ki son damla kanımız aksa
Böyle gözü yaşlı, böyle çaresiz
Bırakmayız seni Mescid-i Aksa!
 
Tükenir mi bizde Selahaddin’ler?
Bir kez kükredik mi, yer ve gök inler!
Haydi hep birlikte; tekbir almaya
Ya Allah, bismillah, Allahü Ekber!
 
                         Hanefi Söztutan
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.