Dilin menşei (kökeni)

A -
A +
Dil, insanlar arasındaki iletişimi ve anlaşmayı sağlayan en önemli unsurdur. Tarih boyunca bireyler ve toplumlar sosyoekonomik ve sosyokültürel alanların yanı sıra beşeri ilişkilerde de dil vasıtasıyla ortak bir uzlaşı sağlayabilmişlerdir. Bu sebeple dil, insanlık tarihi açısından her zaman çok büyük bir öneme sahip olmuştur.
Allahü teala insanları yarattığı gibi dilleri de bir düzen içerisinde yaratmıştır. Âdem aleyhisselâm ve Havva Validemiz dil yeteneği verilmiş ilk insanlardır. Şu an yeryüzünde konuşulan bütün diller Âdem aleyhisselâm ve Havva Validemizden türeyip dünyaya yayılmıştır.
İslam âlimleri dilin menşei (köken) konusunda hem akli hem de nakli bilgilerden yola çıkarak çeşitli teoriler öne sürmüşlerdir. Bu teoriler içerisinde en çok ‘’Vahiy ve İlham (Tevkif) Teorisi’’ ile ‘’Uzlaşma ve Anlaşma (Istılâh/Tevâtu/Muvâda’a) Teorisi’’ hakkında tartışmalar meydana gelmiştir. Mesela, İslam âlimlerinden birisi olan Ebu’l Hasan el Eş’ari hazretlerinin dilin kökenini vahiy ve ilhama bağladığı kabul edilir. Ona göre insana dil yeteneğini Allahü teala bahşetmiştir. Ehlisünnet âlimlerinin hepsi bu görüştedir. Dilin menşeinin vahiy ve ilham yoluyla oluşmadığını savunan görüşler de vardır. Bu görüşü Mutezileye bağlı bazı bidat ehli savunmuştur. Bu bidat ehline göre dil, vahiy yoluyla öğretilmemiştir. Dil, insanlar arasında gerçekleşen uzlaşma ve anlaşma sonucu ortaya çıkmıştır. Bu görüş, Ehlisünnete zıt bir görüştür.
Ehlisünnet İslam âlimleri dilin kökeni konusunda nakli bilgi olarak ‘’Allah bütün isimleri Âdem’e öğretti’’ (Bakara/31) ayet-i kerimesini delil olarak öne sürmüşlerdir. Buradaki “isimleri Âdem’e öğretti’’ bölümü apaçık bir şekilde dil ve konuşma yeteneğinin Allahü teâlâ tarafından öğretildiğini göstergesidir.
Ehlisünnet âlimleri aynı zamanda tabiat kaynaklı dil teorileri ile mekân ve coğrafya kaynaklı dil teorilerini de reddetmişlerdir. Bu sapkın ve bidatçi teorilere karşı akli ve nakli delillerle ilmi sahada mücadele vermişlerdir. Sonuç olarak diller Allahü tealanın takdir ettiği şekilde yaratılmış ve dünyaya yayılmıştır.
Adil Kaan Söylemez
 
 
ŞİİR
 
Dua
Nasıl ki ayrılıyor, taze bayat balıklar
Gözüne çarptığı an, seçerler satıcılar
Hiç şüpheniz olmasın, bütün ihlaslı kullar.
Dua sağanağının, sürekli altındalar.
 
Taze körpe şişek der, genç koyuna çobanlar
Yaşlı dişi koyunsa, onlar da maryadırlar.
Hiç şüpheniz olmasın bütün ihlaslı kullar
Dua sağanağının devamlı altındalar.
 
Niyeti bozuk olan konuşurken saçmalar
Onu hemen fark eder hakiki imanlılar
Hiç şüpheye mahal yok bürün ihlaslı kullar
Dua sağanağının sürekli altındalar.
 
Ceza evleri dolu günahkâr günahsızlar
Sabır her derde deva onlar da imtihandalar
Hiç şüphemiz olmasın bütün ihlaslı kullar
Dua sağanağının devamlı altındalar.
 
Zerre gurur kibri Şahin taşımayanlar
Hepsi de hak tealanın hakiki dostudurlar. 
Hiç şüphemiz olmasın bütün ihlaslı kullar
Dua sağanağından mahrum kalmamaktalar
Ali Şahin
 
 
UNUTULMAZ ESERLER
 
KUTADGU BİLİG: Yûsuf Has Hâcib’in 1069-1070 yılında yazdığı meşhur eseri. İslâmî devir içinde Türk Dili ve Edebiyatı’nın olduğu kadar, Türk Kültür Tarihinin de asla ihmal edemeyeceği bir siyasetnamedir. Kutadgu Bilig, siyasi ve kültür bakımından, Türk-İslâm dünyasının çok önemli bir aşamasını oluşturmaktadır. Böyle olmasına rağmen uzun müddet bir kenarda unutulup kalmıştır. Eser, yazı bakımından iki türlü alfabe ile yazılmıştır. Bunlardan biri Uygur alfabesi, diğeri ise Araplardan aldığımız İslâmî Türk alfabesidir. Uygur harfleri ile yazılan bazı yazıların Fâtih devrine kadar sürmesi önceleri her iki alfabenin at başı gittiğini, Fâtih Sultan Mehmed Handan sonra Uygur harflerinin yerini tamamen Türk-İslâm alfabesine bıraktığını söylemek gerekmektedir. Muhteva içerik bakımından ise Kutadgu Bilig; sahnesiz bir tiyatro eseri görünüşündedir. Kutadgu Bilig dört esas üzerine tanzim edilmiştir: 1. Doğru kanun (köni töri); bunu Küntogdı (hükümdar), 2. Saâdet (kut); bunu Aytoldı (vezir), 3. Akıl (ukuş); bunu Ögdülmiş (vezirin oğlu), 4. Odgurmış (zâhid) tarafından temsil edilmektedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.