Öyle tüketelim ki

A -
A +
İnsanları tanıdıkça yalnızlaşır insan. Yalnızdır hayatta daima. Toprağın vücut bulmuş hâli olan bedeni ve olgunlaşması üzere yaratılmış olan ruhuyla. Hisleri besler ruhunu. Sevinçleri, neşesi arkadaş; gamı, kederi, acıları ise ders olur, ibret olur bu yolculukta ona.
Canını yakan her ne ki sapak var ise geçmesin bir daha diye. Amma velakin kader de söz konusudur elbette. Kâh kullandığın iradendir kaderin, kâh bağlanan basiretin. Her ikisinden de kaçamazsın nizam-ı âlem mucibince.
Sırtında çözülmemiş düğümler taşıyormuşçasına ağır gelir kimi zaman hayat. Karanlığı sevmeye başlarsın bu noktada. Sahte ışıklar kisvesi altında hayallerine mâl olmak pahasına, sırf kendi nefislerini tatmin etmek uğruna yüreğine, hayatına enjekte etmeye çalıştıkları zehrin sahibi kötü insanlar yoktur zira orada. Hem korkmazsın karanlıkta, behemehâl yalnızsındır nasılsa. Sonra bakarsın gökyüzüne. Gerçekliğin tek resmiymişçesine, nice Allah dostlarının nazarlarına mazhar olmuş olan dolunay; tüm zarafetiyle teşrif buyurur yalnızlığına, tüm kötülere inat, yalın ve sade. Gömüldüğün sessizliğin ise çığlığındır hakikatte...
Sonra öğrendim zannına kapılırsın, muhtelif imtihanlara gark olmanın mucibince, sınavın sona erdiğini, neticesinde yürümeyi de ve hatta koşmayı da öğrendiğini zannedersin. Oysaki dünya hayatı dediğimiz imtihan daha yeni başlamış, emeklemektesindir henüz. Zira yanmak odunu kül, insanı ise kul etmektedir. Mütemadiyen yanmaktasındır artık. Mademki kimi zaman tatlı ve sessiz, kimi zaman haykırarak yanmaktayız evvela şunu idrak etmeli sindirmeliyiz dimağımıza; bir son değil. Ve var oluş mücadelemizin, asıl gayemizin başlangıcı olan ölüm hakikatinin haricinde her şey; muhayyel dar bir çerçeve.
Üstat Necip Fazıl’ın da dediği gibi "Birkaç günlük ömür ki; ebedi mülk onunla alınır, ebedi muamele onunla tayin olunur..."
Bir andan ibaret olan şu kısacık ömrü öyle tüketelim ki; ruhumuz beslensin, kölesi olduğumuz nefsimiz ise yansın, örselensin. Gözyaşlarımıza hükmedecek tek merci olan yüreğimize bu veçhe ile sesleniyorum...
            Tuğba Delice
 
 
ŞİİR
 
            Sorma
 
Bana sorma neden gittiğimi,
Nedenini sen daha iyi bilirsin.
 
Sorma nasıl yaşadığımı,
Bir gün belki sen de anlarsın.
 
Hayat sensiz de devam ediyor,
Yine güler yine ağlar, yaşarım.
 
Sen beni böyle sevmek istedin
Şimdi senin istediğin gibi seni seviyorum.
                                      Şemsettin Çetin                            
 
 
FAYDALI BİLGİLER
 
REŞAT ALTINI: Sultan Beşinci Mehmet Reşat adına basılmış Osmanlı altınıdır. Kuyumcularda bulmak bazen zordur. Bu sebeple Cumhuriyet altınından biraz daha değerlidir. Piyasada alımı ve satımı yapılarak cumhuriyet altını ile aynı işlemi görür. 7,2 gram ve 22 ayardır. Günümüzdeki şekli 1909 yılında İbrahim Ethem Ulagay tarafından yapılmıştır. Fakat piyasada orijinalini bulmak zordur. Ticari bir parça olarak kullanılmaktadır.
Reşat altını alınırken dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Piyasada bu altınların orijinal olmayanları da bulunmaktadır. Güvenilir bir yerden alınmalı aynı zamanda Reşat altınına dair yazılı bir sertifika veya kart istenmelidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.