Bilemedik, göremedik, anlayamadık...

A -
A +
Eğer bir elinizle bugünkü ahlak faciamızın müşahhas tecelli planındaki tüyler ürpertici manzaralarını pençelemiyor; öbür elinizle de muhtaç olduğumuz ahlakın mücerret inşası bakımından varılması mümkün yegâne teşhise işaret etmiyorsanız, biricik vatanî ve millî borcunuzu yerine getirmiyorsunuz demektir.
Ahlak bozgunumuz da, fikir bozgunumuzla kol kola geldi. Bizi, evvelâ ham ve kaba softalık yere serdi; sonra körkütük hayranlık ve şahsiyetsizlik kıskıvrak bağladı, daha sonra katil züppelik ve ahmak kopyacılık zehirledi; en sonra da iman ve ahlak kaynaklarımızla aramızı büsbütün açan cebrî ve ceberut ilericilik komaya yatırdı.
Gerçeğimiz tektir! Bütün vatanı kuşbakışı gören bir dağın tepesine çıkıp bütün vatanın duyacağı kadar bütün kulakları yırtacak kuvvetle haykırmak borcunda olduğumuz tek gerçek: Ahlak yaramız, beynimizden topuğumuza kadar işlemiştir; asıl bunun kurtuluş savaşına muhtacız.
Bizim, olmuş ve olabilecek ahlâk kaynağımız adıyla ve sanıyla İslâm ahlakıdır. Bunu anlayamadık; anlaşılacak olan buydu; anlaşılacak olan budur!
Bir zamanlar ne olduksa bu ahlakın yüzü suyu hürmetine olduk ve ne olmadıksa, bu ahlakı gölgelendirmek ve sonra büsbütün karanlığa gömmek yüzünden olamadık. Bunu bilemedik; bilinecek olan buydu; bilinecek olan budur!
Müslümanlık cevherini tek zerresini feda etmeden millî Türk ruhunun tertemiz iptidai maddesi hâlinde kullanacaktık. Bunu sezemedik; sezilecek olan buydu; sezilecek olan budur!
Maddî ve manevi bütün planlarıyla Türk vatanını, Anadolu’yu, Trakya’yı, köyü, kasabayı, şehri, evi, mektebi, mabedi, sokağı, meydanı, dükkânı, resmî daireyi, her şeyi, her şeyi içine alan yekpare bir cemiyet ve devlet şuuruyla ahlâkın kapısını çalmak; işte kurtuluşumuzun sırrı! Buna eremedik; erilecek olan buydu; erilecek olan budur! 400 yıldır, anlayamadığımız, bilemediğimiz, göremediğimiz, seçemediğimiz, yapamadığımız, duyamadığımız, sezemediğimiz, bulamadığımız, eremediğimiz, kendi öz kaynağımızdan ibaretti ve bu kaynak her evin içinde, her köyün ortasında ve her şehrin meydanındaydı. Bilemedik, göremedik, anlayamadık...
            Ufuk Acar-İstanbul
 
 
 
ŞİİR
 
   Garanti belgeniz var mı?
 
Garanti belgeniz mi var insanlar.
Biz görmeyince anlamaz sanırlar.
İşmar edip göz süzerek bakarlar.
Ön yargıyı baştan yapıştırırlar.
 
Garanti belgeniz mi var insanlar?
Kulaklar duymaz ama eller işler.
Bilmeyenler acıyarak hep fişler.
Kem sözlerle kalplerimizi şişler.
 
Garanti belgeniz mi var insanlar.
İşe girersin bu yapamaz derler.
Azmiyle engelli daha çok terler.
Yine üzüp sinirini gererler.
 
Garanti belgeniz mi var insanlar.
Çok iyi kullanıyor bilgisayar.
Telefonda konuşur, verir ayar.
Gözü görmeden koyun bile yayar.
 
Garanti belgeniz mi var insanlar.
Yeter ki inan her zaman güven sen.
Hoşgörüsüz olma önemli değil ten.
Engelsiz kardeşim şu benliği yen.
     
         Selman Devecioğlu-Sivas
 
 
 
 
UNUTULMAZ KURUMLAR
 
PARLAMENTO: Yeni adı Büyük Millet Meclisi’dir. Yasama gücüne ve yetkisine sâhip meclis veya meclislere verilen ad. Parlamentonun sözlük anlamı müzakere eden, yani bir karara varmak üzere, belli konular üzerinde konuşan heyet (kurul) demektir. Parlamento kelimesinin doğuş yeri İngiltere’dir. 13. YY. başlarında kullanılmaya başlanmıştır.
İngiltere’de parlamento iki meclislidir. Bunlardan biri zengin ve soyluların meydana getirdiği Lordlar Kamarası, diğeri ise halkın temsilcilerinden meydana gelen Avam Kamarasıdır.
Hemen hemen bütün dünya devletlerinde üye sayıları ve yetkileri ülke şartlarına göre değişen parlamentolar mevcuttur. Her ülkede kanun yapmak, yeni kurallar tespit etmek yetkisi parlamentolara verilmiştir. Parlamento çalışmaları halka açıktır. İsteyen vatandaş takip edebilir. Fakat parlamento gizli kapalı toplantılar da yapabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.