İnsanın plastikle dansı -2-

Yamukluklarımızı bile plastik cerrahi düzeltmiyor mu? Silikonlu dudaklar, silikonlu yanaklar, silikonlu göğüsler; milyarlarca dolar transfer parası ödediğimiz futbolcuların peşinden koşturduğu top bile içi havayla doldurulmuş geometrik şekli küre olan bir plastik. Çocuklarımız düşüp bir tarafları eksilmesin diye oyun parklarının zeminini döşedik hep plastik önceden çimenlikti, sonra deniz kumu derken şimdi plastik… Petrol karışımı asfalt üzerinde sürdüğümüz, birçok aksamı sentetik polyesterden üretilmiş arabalarımızın tekerlekleri de lastik.

Daha fazla lastik gibi çekip sündürmeye uzatmaya lüzum yok. Çünkü bu misaller bu örnekler lastik gibi uzar gider. Mademki insan topraktan yaratılmıştır amenna; o zaman toprak bu işin neresinde? Biz toprağın neresindeyiz? Toprakla ne kadar temas edebiliyoruz? Üzerimizdeki statik elektriği topraklayacak toprak nerede? Her dokunduğumuz kişiyi ve nesneyi çarpar olduk.

Üçümüz-beşimiz bir araya gelsek, el ele versek 220 volt olmasa da düşük bir akımla küçük bir ampulü yakacak kadar elektrik yüklüyüz. Ondan sonra başımız ağrıyor, şuramız ağrıyor, buramız ağrıyor der dururuz. Ağrır tabii… Ağrımasın da ne yapsın? Plastikle bu kadar uzun süre dans yapılırsa kimin başı dönmez, ağrımaz ki? :) O yüzden bizi seven, elektriğimizle elektriklenip yükümüzü hafifleten doğa dostu partner bulup onunla dans etmeyi denemeliyiz. Bu da topraktır. Gerçekten bizim sadık yârimiz kara topraktır… Eğer kara toprakla haşır neşir olmaz isek plastik yalancı memelerle kandırarak büyüttüğümüz plastik nesillerle karşı karşıya kalmamız mukadderdir.

 

 

 

 

Aynı dalda açan gonca gül olun

Sadık kardeş olun iki el gibi.

Birbirini yuyan iki el olun,

Sadık kardeş olun iki el gibi...

 

Anlayışlı olun, katı taş olman,

Kötülükte önde giden baş olman.

Sakın riyakâra arkadaş olman.

Sadık kardeş olun iki el gibi.

 

Sönmeyen dumansız köz gibi olun.

Baktığını gören göz gibi olun.

Kabuğu bırakın, öz gibi olun.

Sadık kardeş olun iki el gibi...

 

Nefsin kötülüğe hep hevesi var.

Kötünün kötüden gayrı nesi var,

Bilirsiniz iki elin sesi var;

Sadık kardeş olun iki el gibi...

 

Rasim der ki, sakın bölünmen kuzum.

Birlikte bulunur en güzel çözüm,

Sizlere vasiyet şu bir çift sözüm;

Sadık kardeş olun iki el gibi...

 

 

 

EMANET: Emanet, maddi olabildiği gibi manevi de olur. Mal, para maddi emanettir. Allahü teâlânın insanlara verdiği akıl, zekâ, güç ve yetenekler ise manevi emanettir. Hukukta emanet ancak taşınabilir eşya için geçerlidir. Osmanlı hukukunda emanet üç kısımdı: 1. Vedia: Güvenilen kimseye saklamak ve korumak için bırakılan maldır. 2. Ariyet: Bir malı bedelsiz kullanmaktır. Komşuya kullanmak üzere verilen kap-kacak gibi. 3- Sözleşme olmadan ele geçen şeyler: Meselâ rüzgârın getirdiği mal emanet olur. Kur'ân-ı kerimde Allahü teâlâ emanetleri sâhiplerine teslim etmeyi emrediyor. (Nisâ süresi: 58)