Bülbüller niçin susar?

A -
A +
İnsan bilmediği şeyin cahili ve yabancısıdır. Yabancısı olduğu konu hakkında bilgi sahibiymiş gibi davranması, fikir beyan etmesi ise ukalalıktır. Elbette her insan her şeyi bilmek durumunda değildir. Böyle bir şeyin olması da zaten mümkün değildir. O yüzden istişare vardır, akıl danışma vardır. Eğer herkes her şeyi biliyor olsaydı, eksiklik olmazdı. Herkes kendi işini kendi görürdü. Oysa insanoğlu birbirinin eksiğini tamamlamak için vardır. Cahil insan aynı zamanda kendisi gibi cahil olan diğer insanları da yanıltan insandır. Bir insanın cahil olup olmadığını ya anlattığı konuya vâkıf olmanız hâlinde anlayabilirsiniz. Ya da anlattığı konunun içerik ve nicelik düzeninde mantıksal hataların ve çelişkilerin olup olmadığına bakarsınız; olmadı konuşmasının içinden cımbızlayacağınız birkaç bildiğiniz kelimenin cümle içerisinde ne anlam ifade ettiğini sorarsınız. Baktınız kem küm etmeye başladı, onu dinlemekle zamanınızı israf etmezsiniz. Zaten hakikat dediğimiz şey, bahis konusu edilen herhangi bir şeyin, o konunun uzmanlaşmış birden fazla kişisinin ortak görüşüyle inkişaf etmesi değil midir? Bu sebeple anlamadığımız ve bilmediğimiz önemli konuları bilenleriyle istişare etmek alacağımız kararların sonuçlarını da olumlu etkileyecektir. Cehalet bir anlamda cahilin ahmaklık nişanesidir. Bir ahmakla tartışmaya girmek ise ortada iki ahmak olduğunu gösterir! Belki de cahillere paye vermemek adına yapılacak en doğru iş cahillerin anlattıklarına kulak tıkamak olacaktır. Ayrıca neyi ne zaman nerede ve nasıl konuşacağını bilmeyen cahilin bazen de kas gücünü kullanarak göstereceği "cahil cesareti" sonucu oluşacak cefayı sadece kendisi değil çevresindekilerde yaşamak zorunda kalacaktır. Hazreti Mevlâna’nın söylediği gibi; “Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar” yani cahiller konuşmaya başlayınca âlimler susar...               Güngör Ulusoy-İzmir     ŞİİR                  Dualarım seninle...   Birçok müşküllerimi onun ile giderdim. O beni ben de onu, rıza için çok sevdim. Telefonda tanıştık kendisini görmedim. Dert ortağımdı benim Aşçı Ramazan Abi'm.   Hitabeti samimi candandı rahmetlinin. Aşçısıymış mübarek Enver Ören Abi'nin. Sevilen Arnavut’u imiş hem o hanenin. Dert ortağımdı benim Aşçı Ramazan Abi'm.   Her perşembe akşamı benle tebrikleşirdi. Cuma gecen gündüzün mübarek olsun derdi. Âcizane o bana tarifsiz bir moraldi. Dert ortağımdı benim Aşçı Ramazan Abi'm.   Dünya gözüyle sizi maalesef göremedim. Her konuşmadan sonra benle helâlleşirdin. Evine davet ettin bir türlü gelemedim. Dert ortağımdın benim Aşçı Ramazan Abi'm.   İki bin on dört yılı Şahin Hicaz’a gitti. İsmail Mahloni’ye beni havale ettin. Orda geçen günlerim, hepsi rüya gibiydin. Dualarım seninle Aşçı Ramazan Abi'm.                              Ali Şahin-Balıkesir        PRATİK BİLGİLER   AÇIÖLÇERİNİZ YOKSA Bir açıyı ölçmek için sadece elinizi kullanabilirsiniz. Parmaklarınızı iyice bir birinden ayırarak genişletip ölçmek istediğinizi açının üzerine elinizi koyduğunuzda kesin olmasa da açı hakkında size fikir verecektir. Serçe parmağınız alt tarafa uzandığında orası “0” dereceyi gösterir. Başparmak ile serçe parmak arasındaki açı ise 90 dereceyi gösterir. Serçe parmak ve diğer parmaklar arasındaki açılar içinde sırasıyla işaret parmağı 60 dereceği, orta parmak 40 dereceyi, badi parmak 30 dereceyi göstermektedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.