“Bu işte bir gariplik yok mu?”

A -
A +
  Rivayet bu ya… Bundan yarım asır önce Üsküdar’da karı koca inekleri olan bir aile yaşarmış. Adam inekleri otlatır kadıncağız sütü sağar süt tereyağı yoğurt yapar satarak geçimlerini sağlamaya çalışırlar. Lakin adam pazardan hep eli boş döner. Satış olmaz. Evin hanımı beyine der ki: “Şu bizim cami hocasına git de bir muska yazdır, bizim ineklere nazar değdi herhâlde...” “İyi” der adam, namaz çıkışı hocanın yanına yaklaşır, selam verir: “Hocam hanım böyle iken böyle dedi.” Hoca şaşırır. “Hayvanlara muska yazılır mı?” “Ne bileyim bizim ineklere nazar değmiş, hanım öyle söylüyor” Hoca da demiş ki: “Siz inekleri sağdıktan sonra süte su katıyor musunuz? Sen ona de ki: Sütü sağdıktan sonra bakracı su ile çalkalayıp sütün içine döksün, işler açılana kadar suyun miktarını çoğaltsın.” Adam da söylene söylene eve geri gelmiş. Hanım sormuş: “Muskayı yazdırdın mı?” Kocası durumu anlatmış. Herkes işine devam edip inekleri otlatırken bir gün bakmış 2 tane adam koşa koşa çobanın yanına geliyor. Çobanın yanına gelince “inekler kimin?” diye sormuşlar. O da “bizim” demiş. “İnekler seninse sende süt de vardır.” “Süt de var tereyağı da var yoğurt da var” demiş çoban. “O bize süt lazım, bu işin ticaretini yapıyoruz.” “Getirin doldurayım sütleri.” Doldurmuş. Beğenmişler. Derken işler de açılmaya. Bu arada adamın aklına süte su katma olayı gelmiş eve gidince hanıma demiş ki: “Sen artık süte su katıyor musun?” Kadın sesini çıkarmamış ama kurnazca gülümsemiş. Bunun üzerine adam anlamış ki hanım süte suyu katmış. Doğru imamın yanına gitmiş: “Hocam ben ineklere muska yaz” dedim, “sen süte su katın!” dedin; bu işte bir yanlışlık var ama anlamadığım bir şey daha var. Bizim hanım süte suyu kattı işler de açıldı. Bu nasıl oldu? İmam demiş ki: “Evladım sizin önceki yaptığınız işte hiçbir haram yoktu. Dolayısıyla sizin sütü alacak milletin cebinde de helal para yoktu. Süte haram karıştırınca milletin cebindeki para da haram olunca ikisi birbirini daha kolay buldu olay budur” demiş. Helale harama dikkat etmek için bir menkıbedir efendim...               Taha Ufuk Acar     ŞİİR           Sevmelisin   Mutlu olmak istiyorsan, Önce candan sevmelisin. Aşka düşüp kahrolmayıp Aşka saygı duymalısın   Çocuklarla bir eş gibi, Gariplerle sırdaş gibi, Her insanla kardeş gibi, Yaşamayı bilmelisin.   Sevgi yüce bir duygudur, Seven insan çok mutludur Mutluluğun yolu budur Candan seven olmalısın.                A. Erol Göksu         UNUTULMAZ ŞEHİRLER   HATAY: Türkiye’nin en güneyinde bir sınır ilimiz. İl toprakları, doğu ve güneyde Suriye sınırı, kuzeydoğuda Gaziantep, kuzey ve kuzeybatıda Adana, batıda ise İskenderun Körfezi ile çevrilidir. Hititler'e “Hatti” denir ve bunlar da, Hatay bölgesine “Hattena” derlerdi. Hatay, Hititler'in bir toprağıydı. Arapların söyleyişiyle Antakya olan Hatay, MÖ 306-280 arasında 26 sene Asya İmparatorluğunun başşehri oldu. Şehir nüfusu 500 bini geçerek Roma ve İskenderun’dan sonra dünyanın üçüncü büyük şehri olmuştu. Hazret-i Ömer’in halifeliği sırasında 638’de İslâm ordusu Antakya’yı fethetti. 1071 Malazgirt Zaferinin intikamını almak isteyen 600 bin kişilik haçlı ordusu buralara kadar geldi. 19 Mayıs 1268’de Türk-Memlûk Sultanı Baybars, Antakya’yı geri alarak 170 sene bu şehre kan kusturan Haçlı Prensliğini ortadan kaldırdı. Asırlar içerisinde değişik tarihî olaylar sonrası 23 Haziran 1939’da Türkiye-Fransa arasında yapılan Ankara Antlaşması ile Hatay’ın Türkiye’ye katılması kesinleşti. 23 Temmuz 1939’da Hatay, Türkiye’nin bir vilâyeti oldu...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.