Ortak değer olarak “vatan” kavramı -2-

A -
A +
Ne ıslahat fermanları, ne nizam-ı cedit hareketleri, ne yeniçerilere verilen ulufeler devletin bu sıkıntılarına çözüm olmamıştı.
İngiliz siyasetinde var olan ve bütün dünya devletlerine yüzde yüz başarıyla uygulanan milliyetçilik kavramı Osmanlıda çok net bir şekilde meyvelerini vermeye başlamıştı. Balkanlar’dan başlayıp bütün coğrafyaya yayılmaya yüz tutmuş bir milliyetçilik akımı başlamış veya başlatılmıştı.
Ekonomisi bozulmuş, siyasal sorumluluk konusunda itibarını kaybetmiş, teknolojide Batı’ya yüzde yüz muhtaç duruma gelmiş bir ülkenin kuralları da devlete baskı olarak gelmeye başlamıştı. Basit düşünüldüğünde para veren akıl da veriyordu.
Yani Avrupalı dostlarımız (!) günümüzde AB’ye girme konusunda Türkiye’ye ültimatomlar verdikleri gibi o yıllarda da Osmanlı Devleti'ne demokratikleşme adına ültimatomlar veriyorlardı.
Sanayi devrimine yetişmek isteyen Osmanlının Avrupa’ya ihtiyacı vardı. Avrupalının arzu ettiği şekilde devleti ve toplumu demokratik bir yapıya (!) kavuşturma mecburiyeti vardı.
Ve… 3 Kasım 1839’da Tanzimat Fermanı Gülhane’de okunarak ülkeye ama esasında dünyaya Gülhane Fermanı ilan edildi…
Ne oldu o zaman devletin mevcut asabiyesi?
Yerle bir oldu…
Çünkü Tanzimat Fermanı’nda yer alan konular da bugün yukarıda sözünü ettiğimiz Türklük dışındaki diğer etnik söylemlerin bir arada söylenmesinin kulağa hoş geldiği gibi akla ve mantığa hoş ve uygun geliyordu.
Neydi o?
“Müslüman” unsur olgusu devlet hiyerarşisinden kaldırılıyordu.
Bu ferman ile azınlıkların, can, mal ve namus güvenliği sağlanacak, deniliyordu.
Oysa Osmanlının asabiyesinde onlara zaten “zımmi” denilmiyor muydu? Yani onlar devlete zimmetli kimseler değil miydi? Üzerine zimmetli olana kim kötü davranabilirdi? Ama dünyada “kötü davranılıyor” imajı oluşturulmuş ve Koskoca Osmanlıya “azınlıkların can mal ve namus güvenliğini sağla!” emri verilmişti.
Diğer bir dayatma da herkesten gelirine göre vergi alınması dayatmasıydı ki bu da bir eşitlik hükmü olarak toplumda kabul görüyordu.
Fermanda bu ve benzeri maddeler devletin asli unsuru olan “Müslüman” halkın “asli unsur olma özelliğini” yok ediyordu.
 
 
 
ŞİİR
 
                          Var mı?
 
Acayip bir hâldedir, şu garip insanoğlu,
Herkes kendince haklı, suçluyum diyen var mı?
Bir şeyler yapar, bozar; kendine toz kondurmaz,
Kendi düşen ağlarmış, elde kabahat var mı?
 
Kimi bütün dertleri, kendisinde sanıyor,
Kimi kendi hâlinde, için için yanıyor.
Kimi denize düşmüş, yılana sarılıyor.
Denize düşen sensin, suyun günahı var mı?
 
İnsanları yaratan hakikati gösterdi.
"Size en büyük rehber peygamberimdir” dedi.
Bir de akıl denilen, nimeti bize verdi.
Bunları bilmiyorsan, kimsenin suçu var mı?
 
Tevbe et insanoğlu, tefekküre dal hele!
Kurtul dünya derdinden, vazifeni bil hele!
“Derim, dedin, dediydi, para pul” unut hele!
Nafaka hâricinde, tasaya lüzum var mı?
 
Bu ömür nefes nefes, azalıp tükeniyor.
Ne kadar kazansak da, ancak rızık yeniyor.
İleride hesap var, ne çetin biliniyor.
İmtihan içindeyiz, bunu bilmeyen var mı?
 
             Mustafa Demiryürek-Konya
 
 
UNUTULMAZ KAHRAMANLAR
 
SÜTÇÜ İMAM: Maraş’ın Fransızlar tarafından işgali sırasında Türk namusunu koruyan ve ilk kurşunu atan kahraman. 1871 yılında Maraş’ın Fevzi Paşa Mahallesinde dünyaya geldi. Babası Kireççi Ömer, annesi Emine Hanımdır. Asıl adı İmam’dır. Maraş’ta Hacı İmam lakabıyla tanınırdı. Adının yanında mesleği de imamlıktı. Beş vakit namaz hâricindeki vakitlerini süt sattığı dükkânında geçiren Sütçü İmam; “İslâmiyet, maişet için çalışmayı da bir nevi ibadet kabul eder ve Allah boş duranları sevmez” sözlerini yerine getirmeye çalışırdı. Osmanlılar zamanında her mesleğin bir üniforması olduğu için, üniforma mahiyetindeki imamet sarığı devamlı başında dururdu. Günümüzde, Maraş’ın Uzunduk Çarşısında bir abide üzerinde şu yazılar vardır:
“31 Ekim 1919'da Sütçü İmam, Türk namusunu burada silâhıyla korudu.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.