Balkanlar doğru inancı özlüyor

A -
A +
Avrupa ve dünya, "Türk" denince "Müslüman" anlar. Müslüman Türk, Balkanlardan çekileli hayli zaman oldu. Topraklarımız olan "Balkan ruhu" kaybolmuş gibi gözükse de kaybolmadı. Kaybolmaz da…
''Balkan'' kelimesi, bize Kafkasların Elbruz Dağları eteklerindeki ''Balkar'' Türklerinden bir yadigârdır. ''Balkan'' demek, ''Balkar, Malkar, bizim Trakya’daki ilçemiz Malkara'mız'' demek. Kafkas ''Balkar''ı, vaktiyle, kalktı göç eyledi Diyar-ı Rûm'a ''Balkar/Balkan'' oldu, ''Balkar/Bulgar'' oldu. ''Bugünün Bulgar'ı'' dünün ''Kafkas Balkar'ının, Karaçay-Malkarlı Türklerinin karındaşı''dır. Ama kim, nasıl, ne kadar anlar? Bulgarlar, Macarlar vaktiyle genlerinin Balkar olduğunu bilseler de bugün Avrupa kültleriyle karışmış kültürleri onlara geri dönüş izni vermiyor.
Yine de deriz ki: "Ver elini bre Kafkas'ın Karaçay-Balkar'ı; Trakya'nın Balkan'ı-Bulgar'ı-Macar’ı-Malkara'sı birlikte halay çekelim!.."
Bugün, Balkanlar sessiz, bugün Balkanlar içine kapanık, "teşkilatlanma"yı bekliyor; belki "yeni fırsatlar"ın yolunu gözlüyor. Bunu yapabilmesi için kendi içinde birleşip bütünleşmesi ve öncelikle geleceğine yön veren "doğruları öğrenmesi, doğru kişileri bulması, doğru zamanı yakalaması" gerekiyor...
Ancak, İngiliz himayesinde, bu topraklarda doğru inancı yıkan "Vehhabilik illeti" türemişti vaktiyle. Bugün de daha çok yeni kuşaklar, gençler arasında "Selefilik" adıyla yayılıyor bu.
Selefilik, Vehhabilik'in gizlenmiş, örtülü, gizli adıdır. Selefi denen kimselerin, "Selef-i Salihin" denen "Ehl-i Sünnetin Büyük Zâtları"yla alakası yoktur.
Bu bozuk yolun Selefileri, "dört hak mezheb"den birinde değildir, yani "mezhebsiz" kimselerdir. (Bak. Selefiler, dinimizislam.com)
Bu bilgilerden şu çıkıyor: Balkanlarda Vehhabiler, Selefilik adıyla taraftar topluyor. Öyle ki Balkan ülkelerinden seçilen öğrenciler, Suudi Arabistan, Suriye, Ürdün ve Mısır'da ilahiyat okuyor. Orada bu duygular ile yetişerek memleketlerine geri dönüyorlar. Mesela, Makedonya'da 600 din görevlisi varsa 300'ü bu saydığımız Arap ülkelerinde tahsil görmüş. 65'i de Türkiye'de okumuş ancak geri döndüklerinde 5'ine görev verilmiş.
"Balkan ruhu" vaktiyle Osmanlı coğrafyasında, Avrupa'nın derin gözeneklerine atılmış manevi tohumdur. Tohum, baharını bekliyor yeşermeye...
            Rıdvan Üzel
 
 
ŞİİR
 
                        Sanki
Sanki yiyip, içmişsin açlığın yok, tokun yok
Yapma çiçek gibisin ne yazık ki kokun yok.
Beni öldürmek için bir yayın var elinde,
Çok şükür can alıcı, elinde bir okun yok.
 
Bir gül gibi yüzün var, bülbül gibi sözün var
Seni görmediğim an bile bende hüzün var
Sen mevsimler gibisin peş peşe geçiyorsun
Üç mevsimin kayboldu, şimdi bir de güzün var.
 
Bir bahara eriştir ne olur gel de beni,
Çölde susamış gibi özlüyorum ben seni.
Yolları bekliyorum bir gün gelecek diye
Sen sanırım inan ki, yollardan her geleni.
 
Yoruldum yeter artık yolları gözlemekten
Acıkmış kurt gibiyim hep seni özlemekten
Yeter artık faş olsun aşkını gizlemekten
Bıktım artık sevgini ellerden gizlemekten.
 
           Hüseyin Hilmi Levent-Tarsus
 
 
UNUTULMAZ TERİMLER
 
UNESCO: Birleşmiş Milletler Beratının uluslararası işbirliğiyle ilgili 9. bölüm 57. maddesi uyarınca kurulmuş “Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilâtı”nın (United Nations Edurational, Scientific and Cultural Organisation) kısaltılmış ismi. 14 Aralık 1946’da kurulmuştur. Teşkilât çalışmaları hakkında BM’ye rapor verir ve buradan teknik yardım görür. Ancak kendi organları, bütçesi ve diğer statüleri bakımından tamamen bağımsızdır. Bütün BM üyeleri devletler aynı zamanda UNESCO’nun da üyesi olabilirler. UNESCO üyesi devletler kendi ülkelerinde devlet bünyesi dışında çalışan millî komisyonlar kurarlar. Bu komisyonlar UNESCO amaçlarına uygun çalışmaların yapılması için hükûmetle işbirliği yaparlar ve bu çalışmaların icrasını takip ederler.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.