Günlük krediniz ne kadar?

A -
A +
Bir banka düşünün… Size her güne özel günde 86.400 altın veriyor.
24 saat içinde size verdiği bu altını istediğiniz gibi değerlendirebiliyorsunuz.
Ama diyelim ki size verilen bu altın kredisini biriktirmek istediniz.
Bankanız bu konuda “hayır” diyor:
-Bu kredinizi 24 saat içinde kullanmak durumundasınız. Yarına bakiye devretmez.
-Peki, yarın da böyle bir kredi imkânı var mı?
-Elbette. Yaşadığınız sürece her gün aynı krediye sahipsiniz.
-Yine aynı miktarda mı?
-Evet…
-Ama bu kredi bir günlük öyle mi?
-Evet günlük ve her gün, bir günlük kadar.
Böyle bir banka düşünebiliyor musunuz? Herkesin var aslında böyle bir bankası.
Ömür Bankası…  Bu bankada, kişisel hesabınıza her gün 24 saat, 1440 dakika ve 86.400 saniye geri ödemesiz verilmektedir.
Ve bu saniyelerin her biri altın kıymetindedir. Hani “bir saniye ile kurtuldu” denilen insanlar vardır. İşte o zaman saniyenin değerini anlarız. Ama ne bir eksik ne bir fazla… Bizden istenen ise, bu altın saniyeleri en faydalı, en yararlı, en değerli işlerde kullanmaktır.
Ne dünkü bakiyeden devir alma şansına sahipsiniz.
Ne yarınki bakiyeden avans veya kredi alma hakkına…
Öyleyse size bir tek şey kalıyor. O da günlük hakkınızı en iyi ve en kaliteli işlerde değerlendirmek…
Bir saniyeden ne olur mu diyorsunuz?
Veya bir dakikadan…
Hatta bir senenin ne önemi var diyenler bile çıkıyor.
Oysa bir yılın önemini mahkûma sorun.
Veya bir ayın önemini düşük tehlikesiyle karşı karşıya kalan anneye sorun.
Bir haftanın değerini, haftalık yayın editörüne, dakikanın değerini vapuru kaçıran yolcuya sorun…
Saniyenin değerini bir kazayı bir saniye farklı kıl payı atlatabilen sürücüye sorun.
Hatta salisenin değerini olimpiyatlarda altın madalyayı kaybedecek sporcuya sorun.
Yani aslında hepimiz dünyada bir gün bir gün yaşıyoruz. O koskoca ömürlerimizi de bir gün bir gün yiyip bitiriyoruz.
Bunun bilincinde olan akıllı bir kimse her anını değerlendirmez mi? Bu vaktini rastgele yerlerde rastgele kimselerle, rastgele bir şekilde harcayabilir mi?
Dolayısıyla zaman gerçekten altın gibi kıymetlidir.
                  Taha Uğur Türkmen-Ankara
 
 
 
ŞİİR
 
             Özledim doksanları

Bisikletime binip yokuşlara dalardım,
Su kanalına düşüp frenleri yoklardım.
Bir dilim ekmek yiyip ne öğünler atlardım,
Aklıma geldi birden anısı doksanların.
 
Bakkalların içinde bisküvi kutuları
Çok çeşit yoktu ama hoş olurdu tatları.
Leblebi tozu gofret dükkânın has malları
Dilime geldi şimdi lezzeti doksanların.
 
Kırtasiyeye gider oyuncaklar alırdım
Sabah erkenden kalkıp atariyi açardım
Saklambaç için yumup yüze kadar sayardım
Gözüme geldi bir an günleri doksanların.

Ihlamur kaynatırdık alüminyum demlikte
Sallanır ses yapardı sobanın üzerinde
Elektrik kesildi mumlara kaldık yine
Bilsen nasıl özledim kışını doksanların
 
Okullar kapanınca sahillere koşardık
Birçok el birlik olup kumdan kale yapardık
Arkadaşlarımıza büyük sevgi saygı duyardık
İçimde hasret oldu tatili doksanların

Yılların gidişini hep birlikte seyrettik
Çocukluğu gençliği zor da olsa terk ettik.
Hayat hediyesini bak nasıl da tükettik
Gözlerimde yaş oldu mazisi doksanların.
                         Sinan Korkmaz-Düzce
 
 
 
UNUTULMAZ İSİMLER
 
TABERÂNÎ: Meşhur tefsir, hadis ve fıkıh âlimlerindendir. 873’te Şam’ın Taberiyye kasabasında doğdu. İsfahan’a yerleşti. 100 yaşında vefat etti.
Büyük hadis âlimlerinden olan Taberânî, güvenilir, sağlam, hadiste hüccet, -yâni üç yüz binden fazla hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezbere bilen- unvanına sâhiptir. Onun ilmi ve rivayet ettiği hadis-i şerifler, bütün İslâm âlemine yayıldı. Kendisine; “Bu kadar hadis-i şerifi ezberleme bahtiyarlığına nasıl kavuştun?” diye sorulduğunda “otuz sene kuru hasır üzerinde uyudum” buyurdu.
Yazmış olduğu başlıca eserleri; Mu’cem-ül-Kebîr, Mu’cem-ül-Evsat ve Mu’cem-üs-Sagîr’dir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.