Kadını anlamak -2-

A -
A +
Kadınlarımız hak ettikleri ilgi ve ihtimamı doya doya yaşadığı, gözlerinin içi gülerek mutluluğa doyduğu gün, bu toplumun bayramı olacaktır. Bu da O’nu yeterince anlamaktan, anlayabilmekten ibarettir sanırım. Çünkü O eşsiz bir kıymet, korunması gereken gerçek ve eşsiz bir hazinedir.
O yüzden toplumda en çok ihtimam gösterilmesi gereken kadındır. Bu yüzden muhataplarının O’na hitap ederken “kırmamak ve üzmemek adına” çok dikkatli ve titiz davranması gerekir. Çünkü kıymetlidir, çünkü hassas ve narindir.
Sözlerin, zarafetsiz ve ulu orta söyleniş biçimi O’nu derinden yaralayabilir. O’nun ruhu has ipeklerden daha şeffaf, en nadide tüllerden daha müstesnadır. Söylenen sözcüklerin bile filtre edilmeden O’na sarf edilmesi haksızlıktır, kabalıktır.
Kadın her şeyin en iyisine, en güzeline, en seçilmişine layıktır. Böyle düşünmek, bir kadın için kesinlikle ayrıcalık değil, ihmal edilmemesi gereken bir vazifedir, vicdanlar için borçtur.
Kadın, erkekler için de bir aksesuar değildir. O’nu böyle görmek, bir maharet, erkeklik semeresi, güç gösterisi olamaz. Böyle bir hak veya ayrıcalık, hiç kimseye, hiçbir güç tarafından verilmiş değildir. Verilmesi de mümkün olamaz.
O, toplumun ve erkeğin; eşi ekmeği, suyu, evi, canı, cananı, en sevgilisi, gözünün nuru, kalbinin sevinç kaynağı, yaşama sevinci, dostu, sırdaşı, biricik arkadaşı, ömrü, evinin direği, başının tacı, tesellisi, en kıymetlisidir. Kızı, kardeşi, eşi, anası ve varoluş sebebidir...
Onsuz bir hayat düşünülemez. Olsa bile bu hayat yaşanamaz. Çünkü hayat onunla anlamlıdır. Maddi yerküresinin maneviyat kazanması, kıymetli olması, anlam kazanması da kadın sayesindedir.
Metafizik boyutumuzun içinde de o vardır. Ruhumuzun huzur bulması, sevinçlerimiz, mutluluğumuz, değer yargılarımız vb. hep kadının bize verdiği manevi kıymet sayesindedir.
Kadın aynı zamanda vatandır, bayraktır. Evlatları subaydır, erdir, vatanı için yere düşen Mehmetçiktir. Vatana hizmet eden doktordur, mühendistir, öğretmendir. Cennet onun sayesinde çok yakınımızda, ayaklarının altındadır. Dualarında, başarılarımız, sağlığımız, mutluluğumuz, huzurumuz, kurtuluşumuz vardır. Bunları idrak eden kalplere, gönlüne yerleştirmiş yüreklere ne kadar gıpta edilse azdır…
Kadınlarımız, Pırlantalarımız… Kızımız, eşimiz, anamız, bacımız, onlar bizim baş tacımız…
Sevgiyle kalın.
            Seyfettin Karamızrak
 
 
ŞİİR
 
      Yaz gelmez mi?
 
Yaz gelmez mi bir çiçekle?
Sen hele bir yazı bekle.
İlkbaharı bir çiçekle.
Getirir bu kara toprak.
 
Açar yağmur yağmasa da,
Parlar dal budanmasa da,
Bahçıvanın olmasa da
Bakar budar kara toprak.
 
Misafir geldik dünyaya,
Beğenmeyen çıksın Ay'a
Kimi atlı kimi yaya,
Ağırlar bu kara toprak.
 
  Sinan Korkmaz-Düzce
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
HUBUBAT: Tahıl, buğday, arpa, çavdar gibi un veren taneli bitkilerin genel adı. Tahılın eski karşılığı da “Hububattır. Hububat, Arapça taneler manasındadır. Tahıl bitkilerinin en çok göze çarpan müşterek vasıfları, meyvelerinin küçük tanecikler şeklinde olması ve umumiyetle genellikle un hâline getirilerek kullanılmasıdır. Bu sebeple tahıl bitkilerine çeşitli dillerde “taneli bitkiler” veya “un veren bitkiler” gibi isimler verilmiştir.
Tahıl bitkileri en eski kültür bitkilerine dâhildir. Hemen her devirde, insanların en mühim gıda maddesini oluşturmuşlardır. Beslenme için gerekli olan nişasta ve proteinli maddeleri oldukça iyi bir oranda (1/6) içinde bulundurmaları, bu bitkilerin ziraatta en başta yer almalarına sebep olmuştur. Yeryüzünde ziraata tahsis edilen ayrılan arazinin yarısından fazlası (%55) hububat bitkilerine ayrılmış bulunmaktadır. Türkiye de son dönemde kendi tarımını ve kendi yerli tohumunu tarıma kazandırmak için "Millî Tarım Seferberliği" başlatmıştır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.