Yol odur ki doğru vara...

A -
A +
Bir Müslüman her türlü hataya düşebilir, nefsine mağlup olabilir, fakat şu üç şeyi asla yapamaz. Çünkü bu üç şeyin münafıklık alameti olduğunu peygamber efendimiz haber veriyor. Münafık, içi kâfir, dışı Müslüman demektir. Müslüman yalan konuşamaz. Müslüman emanete ihanet edemez. Müslüman söz verince, sözünden dönemez... Büyüklerimiz idam sehpasında olsak bile, doğru konuşmalıyız buyurmuşlardır. Biz beş vakit namazımızın her rekâtında Fatiha-i şerif okurken mealen "Allah’ım, beni doğru yola ilet” diye dua ederiz. Zaten o doğru yol, İslamiyet’in ta kendisidir. Ahmet Yesevî hazretleri talebelerine nasihat ederken, İslamiyet’in, bütün güzellikleri içinde barındırdığını ve bütün kötülükleri yasakladığını bildirir ki, bu talebeler Anadolu’nun manevi fatihleri olmuşlardır. İslam âlimleri en büyük kerametin istikamet olduğunu, yani dinimizin bildirdiği doğru yolda bulunmak olduğunu bildirmişlerdir. Doğruluk kurtuluş ve saadet yoludur, çünkü Allahü teâlâ doğruların yardımcısıdır. Tarih boyunca milletimizin en belirgin özelliği doğruluk olup, atalarımızın bir sözü senetten daha sağlamdı.
Müslüman kendisine güvenilen kimse demektir. Müslüman, elinden ve dilinden emin olunan kimse demektir. Güvenilmeyen insan, görünüşte Müslüman olabilir, fakat güvensizlik münafık alametidir. Münafık ikiyüzlüdür. Dışarıdan iyi görünerek insanları aldatır. Bundan daha büyük alçaklık olabilir mi? Bu tür insanların hayatlarında muvaffak olmaları da mümkün değildir.
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri “Allahü teâlâ haini maksadına eriştirmez” buyurmuşlardır. Bize emanet olarak bırakılan bir şeye ihanet etmek ne büyük bir alçaklık olur. Aynısının kendimize yapıldığını düşünün! Müslüman kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapamaz. Allahü teâlânın emanetine ihanet etmek ne büyük bir felakettir. "Hanımlarınız size Allahü teâlânın emanetidir, onları üzmeyin" buyuran bir peygamberin ümmeti olarak elin Batılısından ders ve nasihat almamız ne büyük acı, nasıl bir utanç kaynağıdır!..
          İdris İspiroğlu
 
 
 
ŞİİR
 
   Çakmakçı Mehmet
 
Tamircilik asıl mesleği işi
Kütahya'da yoktur benzeri eşi
Cömerttir, aramaz hiç üçü beşi
Bir bilge kişidir Çakmakçı Mehmet
 
"Yalnız Ozan" derler, gönül eridir
Şiir dünyasında o mert biridir
Ne anlatsam övsem yeridir
Bir bilge kişidir Çakmakçı Mehmet
 
Bekir, Ömer, Halil yol arkadaşı
Ziya, Mansur, Baki ben kalemdaşı
Yazdıkları bence hep sıra dışı
Bir bilge kişidir Çakmakçı Mehmet
 
"Nöbetçi Şair"e uzanır kolu
Dükkânı her türden kitapla dolu
Sevgi gittiği yol, Yunus’un yolu
Bir bilge kişidir Çakmakçı Mehmet
       "Nöbetçi Şair"/Şahin Ertürk
 
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
MUHANNET: Muhannet, Arapça bir sıfat olup tahnit olunmuş, mumyalanmış anlamında olsa da halk arasında tek kelimeyle yazılan ve aslı “muhânet” olan kelimenin içerdiği ihanet eden, hâin, alçak anlamında kullanılmaktadır. Muhannete muhtaç olmak denildiğinde de değersiz alçak ve başa kakan kimselere el açmak zorunda kalmak anlatılmaktadır. Geleneksel türkülerimizde geçen muhânet kelimesinin bazı satırları şöyledir:
Kadir Mevla’m senden bir dileğim var/Beni muhannete muhtaç eyleme/ Eğer muhannete muhtaç eyersen/Akan deryalara gark eyle beni./Muhannetin suyu dolayı akar/Aktığı yerleri sel olur yıkar/İyilik etmeden başına kakar/İşte böylesine muhtaç eyleme./Muhannetin sözü zehirden oktur./Lütfunla kerem et insafı yoktur/Sol gözün sağ göze faydası yoktur/Sağ gözü sol göze muhtaç eyleme...”
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.