Ana babalar kendisi için mi yaşamalıdır? -2-

A -
A +

Ebeveynler çocukları için değil kendileri için yaşıyorlar... Bir anne baba, kendi anne babasından maddi manevi ne miras devralabildiyse onun dağarcığı o kadardır. O kadar olmak zorundadır.
Onların şansı kendi ana babalarının kendine verdikleri kadardır. Şans diyoruz daha ötesi var mı?
Evlenip çoluk çocuğa karışan hiçbir insanın -eğer sorumluluk söz konusu ise- kendi elde ettikleriyle kendine yaşama şansı ve lüksü olamaz...
Peki ne olacaktır?
O artık kendi çocukları için yaşamak zorundadır.
Bundan sonra bütün maddi manevi kazancını birinci öncelik kendinden sonra dünyaya bırakacağı çocukları için feda edecektir.
Onu bu dünyaya kendi arzu ettiği bir evlat olarak bırakmak için çaba sarf edecektir.
Ebeveynin ana baba olarak birinci sorumluluğu budur.
Çocuklarını zayi etmemek… Hem maddi hem manevi geleceğe hazırlamak…
Eğer her ebeveyn kendine değil de kendisinin dünyaya getirdiği çocuğuna bu anlamda kol kanat gererse… Yemesinden içmesinden olduğu kadar insanlığından da sorumlu olursa…
Zararlı arkadaştan… Zararlı yayından… Zararlı siyasetçiden… Zararlı her ne varsa ondan korumanın eğitimini kendisi alır ve çocuğuna da uygularsa…
Birinci amacı çocuğunu her ne pahasına olursa olsun bu idealler doğrultusunda yetiştirmek olursa, ancak o zaman nesiller düze çıkar... Zaten tarihe bakıldığında düze çıkmış her toplum, esasta böylesi idealist ebeveynler sayesinde düze çıkmıştır.
Bu neslin bugün bu hâle gelmesi, çocuklarını değil kendini düşünen ebeveynler yüzündendir.
Kimse çocuklara kızmasın… Kızsa da zaten anlamsızdır…
Bugün bu vahim tabloya kendi yakın çevrenizden bakarsanız ne demek istediğimiz anlaşılır.
Bakın tanıdığınız insanlara…
Kaç kişi evladına kendisinden fazla önem vermektedir? Oysa hemen her birinin birinci önceliği evi, arabası, yazlığı, hanı hamamı olmuştur.
Ama bunların peşinde koştururken neyi ihmal etmiştir? Kendinden sonra dünyaya armağan edeceği evladını... O evlat ise ana babaya değil, başkasına özel büyümüştür. Bu başkası, televizyondur, eğitimdir, siyasettir, sokaktır… Say sayabildiğin kadar.
Ebeveynden başka herkes…  Zayi olan gence, son darbeyi yine sorumsuz ebeveyn vurmaktadır.
“Hayırsız evlat çıktı” diyerek. Suçunu bilmeyen suçlu…  Zavallı avuntu…


ŞİİR
    Ben âşığım...
Ben âşığım ben deliyim
Demiyorum ben veliyim
Çok şükür Türkiyeliyim
Ben âşığım Türkiye’me
Ay yıldızlı bayrağıma
Bereketli toprağıma
Yüce kitap Kur’ân’ıma
Ben âşığım Türkiye’me.
Ben âşığım Mevlâna’ya
Hacı Bayramı Veliye
İmam-ı azam, Tirmizi’ye
Ben âşığım Türkiye’me.
Fatih Sultan Mehmet Hanı
Kanunimiz Süleyman’ı
Elif ile Karacaoğlan’ı
Ben âşığım Türkiye’me.
Sürmeli Bey Telli Senem
Aslı ile âşık Kerem
Köroğlu’na selam verem
Ben âşığım Türkiye’me.
Yunus Emre’yi unutamam
Doğruluktan ayrılamam
İlahi aşksız kalamam
Ben âşığım Türkiye’me.
Söğüt Domaniç Osman Gazi
Unutulur mu Orhan Gazi
Süleyman Usta sever sizi
Ben âşığım Türkiye’me.
                    Süleyman Usta

UNUTULMAZ DEVLETLER
ENDÜLÜS DEVLETİ: İspanya’daki sonuncu İslâm devleti olan Endülüs Devleti, 2 Ocak 1492’de İspanyolların eline geçti. İspanyollar, Endülüs Devleti’ni yıkınca, görülmemiş bir vahşet ile ilim merkezi olan Endülüs’teki Müslümanları yok ettiler. Sonra da eşsiz sanat eserlerini tahrip ettiler. Bu sırada Avrupa’nın en büyük ve medenî şehri olan Gırnata, feci yağmalara maruz kaldı. Dünyanın en büyük kütüphanelerinden olan ve birkaç yüz bin kitabı bir araya getiren Gırnata Kütüphanesi’nin kitapları, Kardinal Cisneros’un emri ve Kral ile Kraliçe’nin onayıyla şehrin büyük meydanında tamamen yakıldı. Bu kitapların önemli kısmı, yeryüzünde tek eser idi...

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.