Müslümanlıkta imtiyazlı sınıf yoktur

A -
A +
İslamiyet zaten bütün insanları “barışa” çağırır. Dünya ve ahiret hayatı için güzel ve iyi olanı istemeyi öğretir. İyi ve güzelin düşmanı olan şeytana uymaktan meneder.
Barış ve huzuru bozan fitne unsurlarına karşı dikkatli olmayı ister.
“Bir kimse terörist hareket içerisinde bulunuyor ve bunu 'İslam adına yapıyorum' diyorsa o kimse Müslüman görünen bir İslam düşmanıdır. Çünkü Müslümandan terörist olmaz, terör İslamiyet ile beraber olmaz...”
Türkler, insanlara duydukları saygının gereği yabancılara kendi insanından farklı bir muamele yapmamışlardır, kendi halkına uyguladıkları adaleti başkalarında da aynen uygulamışlardır. Böylece yabancılar Türk idaresinde yaşamak istemişler, Türk himayesine sığınanlar memnun kalmışlar, hatta esaret bile kendilerine ağır gelmemiştir.
Türkler Müslüman olduktan sonra da insanları herkesin uymak zorunda olduğu İslam prensipleri ve Türk töresi ile idare etmişlerdir.
Bu idarenin himayesi sebebiyle de Türklerin hâkim olduğu hiçbir devlette tarihin hiçbir devrinde imtiyazlı ayrıcalıkla bir sınıf asla olmamıştır.
Herkesin eşitliği prensibi ile hangi cinsten, hangi dinden, hangi ırktan olursa olsun insanların güvenliği ve eşitliği sağlanmıştır.
Bugünün insanı hak, adalet ve eşitlik adına neleri istiyorsa aslında hepsini İslamiyet insanlara vermiştir.
Müslümanlık zaten insanlar arasında eşitliği ve kardeşliği emreder.
Bu eşitlik ve kardeşlik emri kuru laftan ibaret değildir. İslamiyet’e göre “insanlar bir tarağın dişleri gibi eşitlerdir, müsavilerdir...”
İnsan olarak kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur olamaz. Üstünlük ancak gönlünde Allaha imanda ve yaşadığı dinî hayata verdiği önemdedir.
“Namaz eşitliğin en büyük sembolüdür… Zengin, fakir, siyah beyaz, kel, kör, topal ayırımı yapılmadan herkesin aynı sırada ve omuz omuza saf tuttuğu bir ibadettir...”
Türk İslam tarihinde imtiyazlı sınıf yoktur. Herkes eşittir. İnsanlar arasında ayrıcalık, genetik bir hak tanınamaz. Başka toplumlarda olduğu gibi idareciler sınıfı, asiller sınıfı, din adamları sınıfı gibi sınıflar yoktur. Asiller için, zenginler için ayrı mezarlar yapılmaz.
Türk örf ve inancında Türk devlet adamları da imtiyazlı bir sınıf değillerdir.
Onlar da bir insandır. Halk tarafından "kutsallaştırılmaz". Devlet adamları da kendilerini böyle ilan etmemiştir.
Devlet adamı resmî özelliği sebebiyle üstün olsa da bu onun makamının ona verdiği durumdur.
              Seher Yaltkan
 
 
 
ŞİİR
 
          Yaz bana
 
Günlerin ninni söylediği,
Beşikteki ayları yaz.
Saltanat süren sultan senenin,
Dört çocuğun en nazlısını,
Yeni doğan veliahdını yaz.
 
Yaz bana en güzel mevsimleri yaz.
Güze küskün yazları,
Zemheriye boyun eğmiş hazanı...
Yüreğimdeki sarı çocuğa,
Ebruli mevsimleri yaz.
 
Poyrazın âleme çemkirişini,
Meltemin papatyaya aşkını yaz.
Kızılcıktan şerbet içen,
Benzi soluk ihtiyar mevsimlerin,
Ergen torunlarını yaz.
 
Çokça cemrelerden yaz,
Çoluk çocuğa karışmış,
Düştüğü yerde çoğalan cemreleri...
Hiç üşümeyen mevsimleri,
Güneşin gıdıkladığı yağmurları yaz.
 
Kara kaşlı göklerin asık suratını yaz.
Gülün ince hastalığını,
Renklerin ahını alan gazelleri yaz.
Beyaz kefen yağınca,
Yeşeren ruhları yaz.
 
              Sevgi Korkusuz
 
 
 
UNUTULMAZ KÜLTÜR
 
BÖRK: Türklerde erkek başlığıdır. Eskiden hayvan postu ve işlenmiş deriden, sonraları ise, keçe ve çuhadan yapılmıştır. Börk, İran ve Anadolu'da yaşayan Türkmen boylarında, Selçuklu ve Osmanlı ordularında kullanılmıştır.
Osman Bey’in kırmızı çuhadan bir börk giydiği kaynaklarda yazılıdır. Yıldırım Bayezid devrinde ise ilk defa olmak üzere ordu mensuplarına da giydirilmiş ve bu tarihten sonra yeniçeri ocağının resmî başlığı olmuştur.
Börk, aslında ahi birliğine mensup olanların başlığıydı. Beyaz keçeden imal edilirdi. Yeniçerilerin börkü 45 cm boyunda, ucundan arkaya devrilen tiftikten, uzun ve omuza kadar gelen bir yatırtma bulunurdu. Yatırtma kısmı enseyi örter, yağmur, kar ve soğuktan muhafazaya yarardı. Börkün ön tarafında da gümüş veya başka bir madenden yapılmış, yünlük (tüylük) denilen kaşıklık bulunurdu ki, yeniçeri zabitleri ve kumandanları rütbelerine göre buraya bellerine doğru inen sorguç takarlardı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.