Çocuklar sevgiyle büyüsün

A -
A +

Çocuğa onu sevdiğimizi ancak sevgimizi açığa vuran söz ve tavırlarımızla anlatabiliriz. Örneğin; sorularını geçiştirmeyerek ilgiyle dinleyip cevaplamak, kaliteli zaman ayırmak, fikrini sormak, sağlıklı iletişim kurmak, değer vermek vb. gibi...

Sevgiden yoksun kalmak kişinin kendine olan güvenini zedeler. Daha sonra sosyal uyumunu, kişiler arası ilişkilerini bozar ve hayatla barışık olmasını engeller.
“Ben çocuğumu seviyorum bunu ifade etmeme gerek yok ki” gibi düşünceler doğru değildir. Sevgimizi aktarmanın yollarını mutlaka bulmalıyız. Çocuğa onu sevdiğimizi açık bir şekilde söylemeliyiz. “Seni seviyorum” sözü, içinde büyük anlamlar barındırır.
Bunu duymak her çocuğu mutlu eder, sevindirir ve kendine olan güvenini artırır. Sevgiyi sadece sözlerle aktarmak da yeterli değildir. “Dokunmak, gülümsemek, okşamak ya da öpmek” gibi sevgi ifade eden beden dilini kullanarak çocuğumuzla sevgimizi paylaşmalıyız.
Çocuğun anne babadan aldığı iki şey vardır: Sevgi ve eğitim. Sevgi; kabullenme, koruma, kollama ve sevecenlik gibi bütün olumlu duyguları içerir.
Eğitim ise, öğretilen her şeyi, verilen bilgileri, becerileri, yasakları, kuralları, inançları, değer yargılarını, görgü kurallarını ve insanın sosyalleşmesi için gerekli olan tüm toplumsal değerleri kapsar.
Çocuk, inançları ve sosyal hayata uyum sağlayacak ahlaki davranışları küçük yaşlarda öğrenir ve öğrenmeler, kolay sökülüp atılamayacak kadar derin bir şekilde yerleşir. Günlük hayatta “huy” dediğimiz karakter vasıflarının pek çoğunun temeli çocuklukta aile vasıtasıyla atılır.
“Cömertlik, cimrilik, temizlik, düzenlilik, dağınıklık, çekingenlik ve sosyallik, merhamet, kıskançlık, paylaşma, fedakârlık, kin tutma, doğruluk, yalancılık” gibi değer ve alışkanlıkların kazanılması hep çocukluktaki eğitime bağlıdır.
Bir çocuk evinde rahat değilse, anne baba ile her konuda sevincini ve sıkıntısını paylaşamıyorsa, sevildiğinden ve kendisine değer verildiğinden emin değilse; cezalar, baskılar ve yasaklar bir fayda vermeyecek, aksine işler daha kötüye gidecektir.
 
ŞİİR
 
Annem
Gündüzün yanımda, gece düşümde,
Kimi üzüntümde, kâh gülüşümde.
Şekerle bal yerim, her öpüşümde,
Biricik canımsın, dilimde annem.
 
Hastaysam; yaş olur, gözden akarsın,
Üstüme titreyip, mahzun bakarsın.
Saçıma goncadan, taçlar takarsın,
Nadide kokusun, gülümde annem.
 
İsmini kitaplar, metheder yazar,
Evlatlar gönülden, kalbine kazar.
Sevgine doyarım, yetmez ki azar,
Övüldün her zaman, ilimde annem.
 
Görünce, sıkıntım kalmaz, atarım,
Gülünce, ömrüme, ömür katarım.
Ninninle bağrında, mutlu yatarım,
İpekten saçların, elimde annem.
 
Üzgünsem; kalırsın, gamda telaşta,
Elmastan, inciden, bir taçsın başta.
Sen varsın; yemekte, içtiğim aşta,
Yediğim ekmekte, dilimde annem.
                Seyfettin Karamızrak
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
ZEVAL: Türk Dil Kurumu sözlüğünde zeval kelimesi için şu anlamlar yazmaktadır. 1. isim, eskimiş yok olma, yok edilme. 2. isim, eskimiş suç, kabahat, sorumluluk. 3. isim, eskimiş bozulma. 4. isim, eskimiş öğle.
“Elçiye zeval olmaz” sözü de sorumluluk yüklenmez elçi suçlanamaz anlamındadır. Arapça bir kelime olan zeval diğer birkaç açıdan da sona erme, yerinden ayrılıp gitmek gibi anlamlara da gelmektedir. Güneşin tam ortada olması ve güneşin batmaya doğru dönmesi anına da zeval denir. Zeval bizim dilimizde “son” anlamında da çok sık kullanılır. “Her kemalin bir zevali vardır” deyimi de çok meşhurdur. Yine halk arasında acınan kimseye “zavallı” denir ki aslında bu söz her insan için geçerlidir. İnsanoğlu zavallıdır. Yani sonludur. Sonsuz olan bir tek yaratan Allah’tır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.