Büyük şehirlerde genç olmak -2-

A -
A +
Bu koruyucu o yaşa göre anne veya baba olamaz… Çünkü o yaşın insanı sanal bir süreçte o çekirdek yapıdan dış âleme açılan bir büyümenin içindedir. Artık hayatta o da vardır. Fakat hayatın büyük yaptırımı karşısında korku ve panik içindedir.
Tıpkı annesinin yanında yuvada huzur ve güvende iken bir şekilde ilk uçuşa geçen kuşların kanat çırparken yaşadığı acemilik süreci…
İşte bu süreç buzlu bir zemindir. Kontrolün en zor olduğu bir süreçtir. İlk aşkın, ilk heyecanın, ilk sevginin, ilk öfkenin velhasıl insanda var olan bütün huy ve karakterlerin ilkinin tecrübe edilmeye başlandığı acemilik sürecidir.
Bu süreç kimseden etkilenmeden asla atlatılmaz… Ve insanlar bu süreç sonrası istikametlerini çoğunlukla tesadüflerle belirlemişlerdir.
Bu sürece kim hangi yerde ve nerede yakalandıysa o yakalandığı yer ve ortamın yapısına göre şekillenecektir.
İşte bu süreçte en ideal kontrol ergen gencin en “yakın”ı bir üst jenerasyondan ailenin de tanıdığı bir ağabey veya abladır. Bu ideal ağabey veya abla, aslında ailenin yani ergen gencin anne babasının kriter testine uzaktan tabi tutulmuştur. Ve bu kriterlere göre ergenlik süreci başarıyla atlatabilmiş ve ailenin kendi kurumsal yapısına uygun arzu ettiği prensiplere sahip ya da totalde kabul edilebilen bir kimse olarak kabul edilmiştir. İşte ergenliğe gelen çocuğunun bu üst jenerasyondan ağabey ve abla ile arkadaşlık yapmasını bir şekilde kısa devre yaptırarak normal sürecinde arkadaş olmuşlar gibi arkadaşlığı kurak bu diyalogu sağlayan aile, çocuğunu mükemmel bir şekilde kontrole almış demektir.
Bugünkü toplum yapısında özellikle metropollerde en büyük noksanlardan biri budur. Ailenin tanıdığı ve güvendiği bir üst jenerasyon enflasyonu yaşanmasıdır.   
Ne böyle kıstas yapabilecek aile kalmıştır (onu yukarıda sebepleriyle anlatmaya çalıştık) Ne de kalan aileler çocuklarına böyle bir ağabey veya abla bulabilecek bir ortama sahiptir. Niçin mi? Çünkü bu ortam mahalle hayatıyla bire bir örtüşün ortamdır. Mahalleyi yok ettiğinizde bu ortamı da yok etmiş olursunuz...
           Mahmut Erdemir-Konya
 
 
 
 
ŞİİR
 
                   ENVER ABİ
 
 
                 (Enver Ören Ağabey'in doğum günü münasebetiyle...)
Gönlü merhamet dolu, karşılıksız severdi
İçi kan ağlasa da yüzü dâim gülerdi
O hikmetli sözleri kalbe tesîr ederdi
Sohbetinde bulunan hiç bitmesin isterdi
 
Çok büyük bir aşk ile bağlıydı hocasına
Hep ondan bahsederdi sanki coşarcasına
Emsâlsiz bir sadâkat, tam bir teslimiyetle
Bütün hücreleriyle onla yaşarcasına
 
Nur yüzünden tebessüm asla eksik olmazdı
Yalan dünya işine boş verip aldırmazdı
Mevki makâma bakmaz, kimseyi ayırmazdı
İhsânda bulunmaktan hiç de geri durmazdı
 
Ehl-i Sünneti yaymak yegâne gâyesiydi
Bu yola hizmet etmek en büyük pâyesiydi
Almayı hiç düşünmez, vermeyi çok severdi
Mazlum duâsı almak onun sermâyesiydi
 
Mübârek hocasından aldığı güzel huyu
Nasîbi olanlara aktardı yıllar boyu
Meclisinde onunla beraber bulunanlar
İfâde edemezdi o tarifsiz duyguyu
 
İlmi irfanı yüksek, nezaketi ziyade
Üstün vasıflarıyla hürmet gördü her yerde
Bir şekilde kendine müracaat edenleri
Asla geri çevirmez çare olurdu derde
 
Birlik beraberliğe büyük önem verirdi
Sevin birbirinizi hiç ayrılmayın derdi
Mâlâyâni istemez, boş duranı sevmezdi
Dürüstçe çalışmayı hep tavsiye ederdi
 
Nasıl hasret duyulmaz böyle büyük insana
Gönüllerin fatihi o manevi sultâna
Şimdi mahzun yürekler kavrulur özlem ile
Gelir mi ki bir daha böyle bir zât cihâna?
 
Şerefyâb olduk bizler onun engin feyziyle
Nimetlere kavuştuk onun bereketiyle
Bu dünyadaki gibi ebedî âlemde de
Yâ Rabbî kendisiyle bizi beraber eyle
 
                Ahmet Bayram-Eskişehir
 
 
 
UNUTULMAZ ESERLER
 
BOZDOĞAN KEMERİ: İstanbul’da Şehzadebaşı ile Fatih arasında, Aksaray'dan Unkapanı'na giden yolu kesen ve Kırkçeşme Kemeri veya Valens Kemeri diye de anılan su kemeri. Kemer, Bizans İmparatoru Valentius devrinde inşa edilmiştir. Romalılar devrinde Hadrianus'un şehirde bazı su tesisleri yaptırdığı bilinmekteyse de bu kemerin daha sonra 364-378 yılları arasında yaptırıldığı kabul edilmektedir. Kemerin inşa sebebi Bayezid ile Fatih semtleri arasındaki çukurun ortadan kaldırılarak şimdiki üniversitenin bahçesindeki büyük havuza su depolamaktır.
İnşasından sonra çeşitli tahribata uğrayan su kemeri, Bizans devrinde Justinianus, İkinci Justinus, Konstantino ve İkinci Basileus tarafından tamir ettirildi. Bugün kemerin aşağı yukarı 800 metrelik bir kısmı ayaktadır. Kemer açıklığı 4 m, ayak kalınlığı 5,70 metredir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.