Kazanmak için savaşma, böylece kaybetmezsin

A -
A +
İbnü’l-Arabî der ki; “Sınanmanın sebebi iddia sahibi olmaktır.” Günlük konuşma dilimizde, ekseriyetle beşerî münasebetlerimizde kullandığımız sözcükler esnasında gereken önemi pek fazla vermeyiz. Bunun sebebi muhatabımıza verdiğimiz değerle alakalı olmaktan ziyade, insanın sürekli kendini kanıtlama ihtiyacı hissetmesinden kaynaklanır. Birtakım uğraşların yolunda gittiğinin mutluluğu paylaşmak tercih edilmez genelde. Başarı, kaç kişiden önde olduğu, işinde ne kadar iyi, kolay kolay bozulmayacak bir düzen ısrarla vurgulanır. Aradan çok geçmeden insan terbiye olacaktır ya, iddialı ifadelerin isabet ettiği her ne var ise imtihan olur. Adına derman dediğimiz şey, en büyük derdimiz hâline dönüşür. Başarılarımıza, ünsiyetlerimize, kaybettiklerimize hangi pencereden ve nasıl baktığımız çok önemli. Hayatımızda bizim için ehemmiyet arz eden her şeye, sanki aniden elimizden kayıp gidecek tedirginliğinde ama daima bize emanet kalacakmış özeniyle bakabilmeliyiz. Dünyada yaşıyor olmamız ona ait olduğumuz anlamına gelmez. O hâlde benliğimize bu denli haddinden fazla anlam yüklemekten sıyrılırsak; kaderimizde karşımıza çıkması emredilenin sahibi mi oluruz, emanetçisi mi düşünmek gerekir. Kendine güveniyor olmakla kendine ve Rabbine güveniyor olmanın arasında dağlar kadar fark var. “Biz bu dünyaya ait değiliz ve bu sebeple elimizde olana sahip değiliz!” diyebilmenin getireceği ferahlık tahmin edilebilir… Kaybetme korkusunun temel kaynağı sahip olmaktır. İnsan sahip olmadığını kaybedemez. Kazanmak ise yalnızca dünyaya hitap etmez. Avucumuzun içinde sımsıkı tutarak büyütmeye çalıştıklarımızın akıp gitmesine izin verirsek kalbimiz de aklımız da daha rahat olur belki… Gözümüzde büyüttüğümüz, biz ondan uzaklaştıkça küçülür. Oyuncuları ilk sıradan seyrettiğinizde sahne ışıltısı sebebiyle, gözünüze olduğundan büyük bile gelebilir. Kendinizi bile oyuna dâhil edersiniz. Arka sıralarda oturduğunuzda, oyunu pek ciddiye alamazsınız. Orta sıralarda oturduğunuzda mesafeyi koruyarak kendinize de, oyuncuya da hâkim olabilirsiniz. Hayat sahnesini yakından takip ederek gözü yormak, ya da hayat sahnesini uzaktan seyrederek büyüklenmek değil aradığımız. Orta yolu bulup daha sonra boğulmak ve yüzmenin ne olduğunu ayırt edebilmek…             Ebrar Dumlu     ŞİİR             GİDENLERDEN KALANLAR   Saatlerce uğraşsa “iğneye” ip takamaz; Güneşten parça olsa “çırayı da” yakamaz. Yıldırım şöyle dursun; şimşek bile çakamaz, Âş(ı)ka “Divan yazdıran” gözler tesirsiz kalır!   Hazineler -geriye- döndüremez gideni; Dert, enikler; tabipler bilemez nedenini. Ağustos sıcakları “ısıtmaz” bedenini; Baharlar, Kış’a döner; Güz’ler tesirsiz kalır…   Yol, yarıyı geçince, zâlim dünya tatlanır; Tâlî yollar yürünür, anayollar atlanır… Yokuşlarda yorulur, inişlerde katlanır Kıyam, rükû, secdede “dizler” tesirsiz kalır.   Dedem der ki: “Meyvesi olan ağaç taşlanır.” Tenekede “kurbağa” yavaş yavaş haşlanır… İnsan bu; doğar, büyür -bir gün olur- yaşlanır; Cümlesi “ciltler tutan” sözler tesirsiz kalır!   Kişi, geri kalırsa evlâdından, eşinden Kavuşmayı arzular, gidenlerin peşinden… Çıkmazlar; hatırından, hayâlinden, düşünden! Kalbe, bir “kor düşer” ki; közler tesirsiz kalır…                                 Ahmet Feyzioğlu       UNUTULMAZ KELİMELER   ÇİTLEMBİK (Menengiç): Türk Dil Kurumu Sözlüğünde 1. isim, bitki bilimi Karaağaçgillerden, düz kabuklu, kerestesi sert ve dayanıklı bir ağaç, çıtlık, menengiç (Celtis australis). 2. isim. Bu ağacın mercimekten büyük, yuvarlak, buruk lezzette meyvesine verilen isimdir. Türkiye’de yetiştiği yerler: Batı, Güney ve Güneydoğu Anadolu’dur. Nisan-haziran ayları arasında, yeşilimsi renkte çiçekler açan, 2-6 m yüksekliğinde, kışın yaprağını döken ağaçlar. Meyveleri önce kırmızımsı olup, daha sonra kahverengiye döner. Ağacın dallarına yapılan yaralamalarla yahut da kendiliğinden sızmayla sakız elde edilir. Bu sakız, bal kıvamında, sarımsı veya grimsi renkli ve hoş kokulu olup menengiç sakızı adını alır. Batı Anadolu’da yabânî menengiçleri aşılamak suretiyle Antep fıstığı elde edilmektedir. Menengiç meyveleri rezin, uçucu yağ, palmitik, oleik, stearik asit gibi yağ asitlerini içerir. Meyveleri idrar söktürücü etkiye sâhiptir. Gaziantep bölgesinde meyveleri kavrularak menengiç kahvesi adı altında kahve yerine kullanılmaktadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.