İnsanlık erdemli bir topluma hasret

A -
A +
  Topraklarını kaybeden, her türlü hezimet ve mağlubiyetler ile yüreği dağılan milletimiz, insana kıymet verdiği müddetçe büyük millet şuurunu kaybetmedi. Dini, tarihi, görenek ve gelenekleri, kapanın elinde kalır diye yağmalamadı. Şu bir hakikattir ki, dünü unutan bugünü de bilemez. İstikbal için ümit besleyemez. Memleketin dert ve davasına başını eğmiş bir vatandaşın, bilmesi gereken bir realite vardır ki o da ölüm kalım meselesi olan, erdemli bir toplum inşa etme meselesidir. Anadolu’da şöyle bir söz vardır: “Asıl azmaz, bal kokmaz...” yine eskiden bir kimse ahlak ve edebe mugayir bir hareket etse, “Helal süt emmemiş” denir, harama çok dikkat edilirdi. Mesela, vücudunda leke ile doğan bir bebek için, annesi hamileyken haram lokma yedi, bunun sebebi o olabilir, derlerdi. Peki, bize ne oldu da bir anda değerlerimizden uzaklaşmaya başladık. Oysaki bir insan için en büyük felaket, toplum çürürken, kendi mecrasında gamsız, kedersiz bir hayat sürmesidir. Hazreti Ömer (radıyallahü anh) halifeliğinde içki içen bir adamın evine habersiz girer. Adam; “Ey Ömer! Beni içki içtiğim için kınıyorsun ama sen Müslümanların halifesi olarak iki suç işledin: 1- Zan ürerine davrandın. Allahü teâlâ diyor ki; (zandan kaçının, çünkü zannın bir kısmı günahtır. Ve insanların ayıplarını araştırmayın...) 2- Mahrem yere izin almadan girdin. Bu konuda Allahü teâlâ yine şöyle buyurur: (Ey insanlar! Evlerinizden başka evlere girerken izin isteyip, ev halkına selam vermedikçe içeri girmeyin.)” Hazreti Ömer bu sözleri duyunca adamı haklı görüp orayı terk eder. Biz ahlaklı, manevi değerlerine bağlı bir nesiller yetiştirmek zorundayız. Ne var ki, Müslümanlar zenginleştikçe, İslami değerleri ahlak edinme hassasiyetini yitirdi. Dünya hırsı için maldan ve candan kaybetmeye tahammülleri kalmadı. O hâlde şu soruyu sormak gerekiyor: “Hanginiz, Kudüs’ü fetheden halifenin kırk yamalı abasını giymeye razısınız? Halifesi ile fakirin aynı elbise giydiği bir toplumun ahlak yürüyüşünü kaybettik. Eskiden herkes kapı komşusunun her derdiyle ilgilenir, bir derdi olduğunda onunla dertlenirdi. Şimdi bu hangimizde var... Allah sonumuzu hayreylesin...          Ahmet Bera Can-Beylikdüzü-İstanbul     ŞİİR              UYAN AYASOFYA   Kıskandılar,  semayı delen nidanı, Asırlar boyu kumpas hazırladılar, Susturmak adına, Gayrimeşru yollar aşındırdılar. Sonunda buldular, Seccadeni toplayıp seni uyuttular.   Minarelerin boynu bükük, Mihrabın mahzun, minberin yalnız… Bu ihtişam, bu tarih, bunca maneviyat, Sana sesleniyorum heyhat! Ruhum vebal altında, Ecdadım huzursuz, elleri yakamda.   Fersah fersah karalara belenmişsin, Matemdesin, üstünde ağır bir büyü!.. Mabedinde kamet olup inlemelisin. Uyan da, ver salasını sükûtun. Sana saf saf cemaat yakışır, Gönlüne yeşil örtü...   Azizim, sen uyudukça Bizans uyanıyor. Gökteki hilale eş mahçende, Haç hayali kuruyorlar hanende. Ruhundaki çanları sustur, Bitsin bu sıklat, bu kâbus. Cemaatin olayım, uyan artık Ayasofya!   Ezanlar yükselsin alemden arşa, Bağrında kıbleye dönsün yönümüz. Tekbir alsın inananlar, inanmayanlar bir yana… Atalarımın mirası, kem gözlerin gıptası, Diz çöktüm, kapındayım, bekliyorum,    Vakit secde vakti, uyan artık Ayasofya!  
[MAHÇE: Minare, kubbe, sancak gibi şeylerin başına konulan hilâl.
SIKLAT: Bunaltıcı, sıcak, durgun. (hava için)]
                              Sevgi Korkusuz  
 
 
      ENTERESAN BİLGİLER   DAĞ ELMASI: Elma otu olarak da tanınır. Bitkinin yaprakları uzunca ve mızrak gibi olup, 2-5 cm uzunluğunda ve tüylüdür. Yaprağın tabanında genellikle iki küçük kulakçık bulunur. Çiçek durumu 15 cm kadar uzunlukta ve yapışkandır. Çanak yaprakları yeşil, iki dudaklı ve dişlidir. Taç yaprakları morumsu renkli olup, çanak yapraklarından daha büyüktür. Kullanıldığı yerler: Ege bölgesinde “elma yağı” veya “dağ elması yağı” ismi verilen bir uçucu yağ çıkartılmaktadır. Bu uçucu yağ %3 civarında olup, sarımsı veya renksizdir. Aynı zamanda güzel kokulu ve yakıcı tattadır. %60 kadar sineol taşır. Gaz söktürücü, ter kesici ve idrar arttırıcı etkileri vardır. Yüksek miktarlarda kullanılması zararlıdır. Günde 3-5 damla bir fincan suya damlatılarak içilebilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.