Covid 19

 

Herkes camlarda... Ortalığı velveleye vermeden kısık bir sirenle girdi ambulans siteye, tepeden tırnağa mavi tulum giysili iki kişi sandalye şeklinde katlanmış sedye ile koşarak girdiler blokun içine. Sosyal medya virüsleri ellerindeki telefonlarla bekliyor binadan çıkan hastayı görüntülemenin verdiği ün ve zor bir işi başarmış olmanın onurunu paylaşacak, ülkeler aşacaklar, kopyala yapıştır ile ülke sınırlarına takılmadan vize pasaporta ihtiyaç duymadan yayılacak dünyaya. Şehir ölü. Karanlığa yakın gökyüzü. Yağmur serpiştiriyor. Bütün kanallar 7/24 Covid-19’u konuşuyor, ölüm sayıları artıyor. Teşhis konan hasta sayıları, test sonucu tamamlananlar. Yarasa yemişler Çin’de, öyle söyleniyor zıkkımın kökünü yeseydin diyesi geliyor insanın, çarşı pazar kapalı. Kapalı yere duyarlılığı olan altmış beş yaş üstü insanlar gizli gizli evden çıkmaya çalışıyor kimileri yakalanıyor, huysuz birer çocuk gibiler, çok sevimliler, güldürürken aslında hayatın acı gerçeği olan bir yumruk gelip oturuyor boğazıma.

Şimdi izolasyondayız evde kal çağrısı yaptı yetkililer “hayat eve sığar” sloganı ile duyarlı halk evine kapandı üç gün alkışladık saat tam dokuzda, bütün sağlık çalışanlarımızın motivasyonuna ihtiyaçları vardı, balkondan camlardan ıslık ve alkışlarla onları motive etmeye çalıştık destek verende oldu şakşakçılar ayakta diyen de. Herkes her şeyi söyleyecek, dünyaca bir testten sınavdan geçtiğimiz gerçeği göz ardı edilemez. Telefonların kameraları açıldı girdikleri hızla çıktılar, yaşlı teyzeyi bloktan ambulansa aldılar geldikleri sessizlikle değil tüyleri ürperten acı sirenle çıktılar siteden, dezenfekte için hazır bekleyen ekip hızla girdi blokun içine, hasta kadının katından başlayıp ambulansın çıktığı yola kadar ilaçlandı.

          ***

İtalya altmış beş yaş üstünü gözden çıkardı, solunum cihazı yetersiz kalınca hastalar beton zeminlere yatırıldı. Tahran'daki hastaneye giren hastaların cenazesi çıkıyor. Genç doktor hastanenin teçhizatının yetersiz olduğunun videosunu çektikten iki gün sonra Covid-19 hastalığından öldü.

Sağlık Bakanı gecesini gündüzüne kattı, gözlerinin ne kadar yorgun baktığını bir bakışta anlıyoruz. Dünya bizden ibaret yüzümüzün aldığı haller hepsi bundan ibaret. Güneş tersinden doğacak deniyor Batı'dan yani bütün belirtiler tastamam. Şimdi umudumuz gelecek iyi haberlerde…

 

 

 

 

 

Hak istersen zatına,

Evde kal, bulaştırma,

Risk katma hayatına,

Kolayla, zorlaştırma!

 

Girme vebale sakın,

Günde beş kez su dökün,

Kurtuluşun pek yakın,

Yeter ki, sığlaştırma!

 

Tedbir bozmaz, takdiri,

Ancak salma tedbiri,

Mağdurları ötede,

Yakana yapıştırma!

 

Virüs gider elbette,

Gün açar memlekette,

Kırma, üzme kimseyi,

Hesap var ahirette.

 

 

 

 

 

 

HUZUR DERSLERİ: Ramazan ayının Osmanlı Saray hayatına kattığı bir geleneği de, Sultan Üçüncü Mustafa Han devrinden itibaren sarayda icra olunmaya başlanan Huzur Dersleriydi... Ramazan ayına mahsus bu derslerde âlimler, Kadı Beydâvi Tefsirini esas almak üzere ders verirdi. Hazır bulunanlar dinî sorularını sorarak cevaplarını alırlardı. Ramazan ayının 15. gününden itibaren halk bayram hazırlığına başlardı. Evlerde temizlik, tamirat, boya ve badana yanında bayramlık yeni elbiseler, bayramlık şekerleme ve tatlı tedarikine gidilirdi. Bu, alışveriş piyasasına ve evlere büyük canlılık ve neşe getirirdi. Zenginler konaklarında çevredeki fakirleri giydirip kuşandırıp, onlara bayram harçlığı verirdi. Teravihlerde, hele bayram günleri câmiler tıklım tıklım dolup dolup taşardı.