Avrupa’daki Türklerin psikolojik durumu

A -
A +
Avrupa’da yaşayan Türkler arasında gerçekten psikolojik anlamda depresyon ve psikomatik vakalarda artış gözlendiğini söyleyebiliriz. Avrupa’da yaşayan Türklerin birçoğu gerçekten önemli psikolojik mücadeleler veriyorlar. Ama birçoğu bunun farkında değil.
Aslında bir şekilde depresyon yaşadığını kişi algılamayabiliyor ve bu sebeple de destek almıyor. Tabii ki buraya gelen ilk kuşak çok daha sağlıklı... Niye? Çünkü bunlar kendileri buraya gelmeden önce gayet ayrıntılı, gayet ciddi hatta tam anlamıyla vücut açısından da sağlık kontrolünden bile geçirildikten sonra buraya geldiler.
Çalışamayacak durumda olan kişiler zaten alınmadı. Şimdiki kuşaklar için ise böyle bir detay ve titizlik söz konusu olamadı. Fazla önem ve de destek görmedikleri için ikinci kuşak biraz daha problemli idi. Bugün bu konuların üzerine bir de bazı ırkçı yaklaşımların yaşanması bu problemleri artırır oldu.
Şimdi bir de ana dilde destek söz konusu… Yani Türkçe destek olmaması psikoloji desteğini alma konusunu da engellemiş oluyor. Çünkü kendini ve duygularını, ailesindeki örf âdet ve geleneklerin kendisine yansımasını anlatabilmesi ifade edebilmesi için Türkçe konuşabilmesi çok önemli...
Bu açıdan gerek eğitimcilerimizin gerek yöneticilerimizin bu konuda da ciddi çalışmalar yapması gerekiyor.
Temel olarak sorgulayan bir toplum değiliz. Bir Avrupalı ise böyle değil.
Bizim toplumumuz genelde duygusuyla hareket eden bir toplum. İnancını çok öne çıkaran bir toplum. Elhamdülillah Müslümanız ama Müslüman demek araştırmayan sorgulamayan, her şeye “evet” diyen değildir.
Psikolojik sorunlarla kendini psikologların odasına atanların ortak şikâyeti işte bu ve benzeri rahatsızlıklardır. Gurbetçilerin bireysel hâlleri öfke, stres, huzursuzluk, bunalım… Hepsinin temeline baktığınızda içe kapanıklık ve bencillik yatar… Almak vardır ama vermek yoktur. Paylaşmak duygusu hele hiç yoktur.
Bu gizli rekabetin bir değişik yansımasını Avrupa’daki gözlemlerimizden yola çıkarak söylemek istiyorum.
Gurbetçi insanlarımız bu gurbet ortamına göre kendini geliştirmek ve bu doğrultuda eğitmek yerine genellikle rakip gördüğü gurbetçi komşusu, köylüsü veya hemşehrisiyle boy ölçüşmek için uğraş veriyor.
Bu hâliyle iğneyi kendine batırmadan bir diğer gurbetçi vatandaşa çuvaldız batırmaya kalkışıyor.
           Erdinç Üstündağ-Almanya
 
 
 
ŞİİR
 
                AYASOFYA
 
Var mı sevinçli haber, İstanbul Fethi günü?
Ulubatlı Hasan'ın, yapılacak düğünü!
Hâl ehli görür onun cennete gittiğini
Bize ''Gazi Fatih'in'', mirası Ayasofya!
İslam’ın Kızılelma rüyası Ayasofya!
 
Hep mi ehli salibin, sözü olur muteber?
Bize yaban elinden, niye tutulur rehber?
Bu kez dönmez inşallah kapıdan ilmühaber
Kubbesinde hilali, taşıyan Ayasofya,
Vatanında gurbeti, yaşayan Ayasofya…
 
Galip iken esaret, kelepçesi vurdular.
Ayasofya üstünden, Türk'ten hesap sordular.
Duyup fetih suresin hep birden kudurdular
Bizans’ın eline mi, düştün ey Ayasofya?
Bu defa bize de mi, küstün ey Ayasofya?
 
Almayasın beddua, hak sahibin dilinden.
Sana davacı olur, sonra ecdadın-deden!
Hazırlanmış vakfiye beş yüz sene önceden
Şerefende müezzin, gözledik Ayasofya.
Minarende ezanı, özledik Ayasofya!
 
Bizi bizden aldılar, dediler sen yetimsin!
Ya ben yetim idiysem, söylesene sen kimsin?
Yiğide sesin çıkmaz, mazlumlara hâkimsin
Nasıl olur dövünmen, bu hâle Ayasofya?
Daha çok mu acaba, visale Ayasofya?
 
          İbrahim Saygılı-Kahramanmaraş
 
 
 
UNUTULMAZ ESERLER
 
ORHUN KİTABELERİ: Orhun Abidelerinin yazıldığı Göktürk alfabesi 38 harflidir. Türklerin millî alfabesidir.
Türklerin İslâm dinini kabulünden önce yazılan Orhun Abidelerinde; Türklerin yabancıların siyasetine âlet olduğu zamanlarda bozulduğu, devlet kademelerinde bilgili ve ehil olmayan kadronun işbaşına getirildiği zaman idare mekanizmasının iyi çalışmayıp, ahalide hoşnutsuzluk görüldüğü, yabancı kültürünün Türk birliğini zedeleyip, şahsiyetini kaybettirdiği, hitabet sanatına uygun bir anlatımla verilmiştir. Türk milletinin en zor şartlarda bile içinden kuvvetli şahsiyetler çıkıp ülkeyi kurtarıp, devleti yeniden kurup, güçlendirdiği anlatılan abidelerde, devlet tecrübesi yanında Türklüğün, istiklal fikrine yer verilmiştir. Ayrıca bu, hakanların millete hesap vermesidir. Bilge Kağan Abidesinde bugünkü dille şöyle denmektedir:
“Türk Oğuz Beyleri, işitin! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, ilini töreni kim bozabilir. Ey Türk Milleti! Kendine dön. Seni yükseltmiş Bilge Kağan’ına, hür ve müstakil ülkene karşı hata ettin, kötü duruma düşürdün. Milletin adı, sanı yok olmasın diye, Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Kardeşim Kül Tigin ve iki Şad ile ölesiyle bitesiye çalıştım...”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.