Virüsün insani mesajı

A -
A +
İnsanoğlu hizaya geliyor mu acaba? Burnundan kıl aldırmaz, "Kaf Dağı"nda gezerdi. Özgürlük alanına müdahaleyi kabul etmezdi. Keyfince yaşamalıydı. Kural falan tanımazdı. Zevkleri ve renkleri tartışılmazdı. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, derdi. Asosyal olmuştu. Karşı komşusunu dahi tanımasına gerek yoktu. Sözde kimseye muhtaç değildi. “Parama geçer sözüm” derdi. Para her şeydi. Para gelsin de nereden gelirse gelsindi. Haram helal kavramı onun için eskidendi. O kadar ki artık çalışmak aptallık sayılıyordu. Kandırmak aldatmak yalan dolan hile hurda düzenbazlık akıllı olmaktı. Akrabalık komşuluk arkadaşlık yardımlaşma dayanışma da ne demekti?
Fedakârlık ve vefaya ne gerek vardı. Büyüklere saygı çoktan rafa kalkmıştı. Ayaklar baş, başlar ayak olmuştu. Riya ve gösteriş hayat tarzı olmuş, tevazu da nereden kalmıştı? Hayat sadece bu dünyadan ibaret demeye başlamıştı. Gününü gün etmeliydi çünkü ötesine yürekten inanmıyordu. İnansa yapmazdı zaten… İman, şükür ve tevekkül çağ dışılık, keyfine göre yaşamak ise çağdaşlık deniliyordu. Ben tok olayım yeter ki, açlar beni hiç ilgilendirmez diye düşünülüyordu. Bazıları açlıktan can çekişir, minik bedenlerin cesedi kıyıya vurur, tepelerine bomba yağar, evlerinden kaçar, çamurların içinde titrer can verirlerdi. Bazıları ise beni ilgilendirmez der keyiflerine bakmaya devam ederlerdi.
Evet insanoğlu, bu rezalet film bitti çünkü bitmek zorunda idi. Kâinat sahipsiz değildir! Sen ise bu kâinata sorumluluk sözü vererek gelmiştin. Ama sözünde durmadın. Cüz-i iradeyi hiç anlamadın. Haddini aştın. Zalim oldun, isyan ettin. Nankörlük yaptın. Ve imtihanı kaybettin… Sen haddini bilmedin… Hayattan hiç ders almadın… Hiç olmazsa şimdi ders alır da yaratılış ve dünyaya gönderiliş gayene dönersin, imtihanda olduğunu anlarsın inşallah.
Tercih senin ama bu hesap sadece dünya ile sınırlı değil bilesin. Bu virüsün aşısı hidayet kapısıdır tövbe kapısıdır. Allah’ım bizlere hidayet ver. Tövbe ediyoruz pişmanız tövbemizi kabul buyur Allah’ım. Bizleri affet ve belaları, musibetleri üzerimizden kaldır Allah'ım. Eğer sen yardım etmezsen biz hüsrana uğrayanlardan oluruz. Bize yardım et Allah'ım. Âmin...
            Ekrem Budak–Balıkesir
 
ŞİİR
 
          AYASOFYA
 
Şanlı tarihsin, ayaklar altındasın...
Zincir kırılmadan nasıl şahlansın?
Kendine gel artık diriliş asrın;
Zilletle eridik biz Ayasofya!
 
Asaletle uzandık bu hakikate,
İdrak ve şuurun kükreyişiyle;
Sönmeyen alevdin sen gönlümüzde,
Arzuya bürüdük biz Ayasofya!
 
Seni müze görmek isteyenleri bil
Niyetleri belli sözleri alil,
Artık hiç değilsin hazin ve sefil,
Sana doğru yürüdük biz Ayasofya!
 
Ey fethin sembolü Fatih medarı,
Bin dört yüz senenin tek iftiharı!
Mukaddes mirasın bitmez vakarı
Bu ruhu koruduk biz Ayasofya!
 
               Cüneyt Akçatepe
 
 
UNUTULMAZ COĞRAFYALAR
 
FIRAT NEHRİ: Nice türkülerimize konu olan Fırat Nehri, Doğu Anadolu’dan başlayıp, güneydoğu sınırlarımızdan çıkarak Suriye ve Irak’tan geçip, Basra Körfezi'nde denize dökülen ırmağımızdır... Toplam uzunluğu 2800 km kadardır. 1263 km’si Türkiye’dedir. Karasu ve Murad Suyu adında iki büyük kolu vardır. Bu iki kol, Elâzığ ilinin Keban ilçesi yakınlarında birleşir. Üzerinde Türkiye’nin en büyük barajları kurulmuştur. Aynı zamanda sulamaya da hizmet eden bu barajlarda toplanan su ile bölgedeki şehirlerde yüz binlerce hektar tarım arazisi sulanmaktadır.
Fırat Nehri, geçtiği topraklarda insanların ihtiyaçlarını görerek, Basra yakınlarında Dicle Nehri ile birleşip "Şattülarab" adını alır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.