Hicret ve oyun kültürü

A -
A +
 
Konya’nın akşamlarını severim. Yaz güneşinin bunaltıcı sıcağının ardından gelen akşam serinliği hafif bir rüzgâr ile insanın çehresini sarıp sarmalar. Rüzgârın taşıdığı, çehrenize dokunan her ne varsa ay ışığında henüz zifirî olmamış karanlıkta gözlerinizi şehrin ışıklarına odaklarken zihninizde her daim günün, haftanın ve ayların muhasebesi vardır. Yorgun ve çakırkeyif bakışların ardında sanki hayat doygunluğu vardır.
Yıldızların yer değiştirdiği bir gecede, duygularınız da daha emin ellere hicret etmek ister.
Tıpkı devlet ve medeniyetlerin oluşup gelişmesi için gerekli olan hicret gibi, insanlarında gelişmesi ve değişmesi için bazen hicret etmesi gerekir. Hem zihnen hem de bedenen bir muhacir olmak bize yardımcı olacak ve bizi tekrar diriltecek, içinde bulunduğumuz sıkıntılardan kurtaracaktır.
Yağmur damlalarının gökyüzünden yeryüzüne hicreti ile oluşan su akıntılarının birikip yolunu bularak umman olması misali...
Yer değiştirmek; bir kaçış değildir, yer değiştirmek, başka bir yerden bakmaktır.
Düşüncelerin ve duyguların kendisine bir vatan ve coğrafya bulmasıdır bazen.
Bir tohumun toprağın altındaki karanlıktan toprağı yarıp da yer değiştirerek aydınlığa hicret ettikten sonra gelişip olgunlaşarak meyvelerini vermesidir.
Çocukların önceden oynadığı oyunlar mahallede bir arada, tozda toprakta ve birlikte idi. Şimdi oyun kültürü değişti. Teknoloji ile bilgisayar ve telefonlar, tabletler ile bireyselleşen; zemininde yönlendirilmeye müsait ve intihara sebep olabilecek oyunların varlığı söz konusu. Ayrıca çocuklar mahallede bir oyun oynarken aralarında iletişim kuruluyordu, birbirlerini idare etme, sağlıklı iletişim kurma, birlikte iş bölümü ve iş yapabilme gibi becerileri gelişiyordu. Güven ortamı zedelendi. Şimdi bu oyun kültürünün dönüşümü çocuklarda bireysellik ve kendi başına kalma, bir arada birlikte iş yapamama, sağlıklı iletişim kuramama gibi şeylere sebep oluyor. Çocuk demek oyun demektir. Yeni nesil demek, oyun üzerine inşa edilmiş bir nesil demektir. Oyun oynamayı sevmeyen bir tane çocuk gösteremezsiniz. Oyun kültürünün ve oyunların ne seyirde ve ne şekilde gittiğine bakarak, sonradan gelecek neslin neye meyilli olduğunu, nasıl olacağını tahmin edebilirsiniz. Bu sebeple oyunlarda kullanılan oyuncaklar vb. de çok önemlidir. Bu konunun önemini idrak edip oyun kültürü ile ilgili çeşitli düzenlemeler ve denetimler yapılmalıdır.
           Tunahan Dağaşan
 
 
ŞİİR
 
                  İSTANBUL
 
İstanbul, İstanbul; merkezi kürre-i arz,
İstanbul, yaşanılacak bir hayat şekli, bir tarz,
 
Avlularına yüzlerce güvercin doluşur,
Minareler uzanıp, gökler ile konuşur,
 
Binlerce düzlük, on iniş, yüz yokuş,
Bir hercümerç, karışıp onda yok oluş,
 
Her şeyinde Osmanlı; taşta, tunçta, mermerde,
Gündüzünde, sisli akşamında, seherde,
 
Yeter, yana yatmış mezar taşların doğrulsa,
Hamurumuz yine o eski mayayla yoğrulsa,
 
İstanbul bir mazi ki, içinde gizli ati,
Nurdan haleleriyle sarmalıyor şefkati,
 
İstanbul’u sevmeyen aşktan ne anlar,
O, garibe, kimsesize yâr gibi kucak açar,
 
Akşam çöker karanlık, üstüne tepelerin,
İstanbul giyer yine yaldızlı bir pelerin,
 
İstanbul bir hayal, gerçek dünyasında,
İstanbul bir gerçek, hayal aynasında,
 
İstanbul, İstanbul, merkezi kürre-i arz,
İstanbul yaşanılacak bir hayat şekli, bir tarz,
 
                            Mehmet Faruk Sepici
 
 
UNUTULMAZ DEYİMLER
 
"HANYA’YI GONYA’YI GÖRMEK": Bu iki isimden Hanya bir şehir ismi Gonya da bir mekân ismidir. İkisi de Girit adasındadır. Osmanlı İmparatorluğu 1645 senesinde Girit’i fethetmek istese de hayli zorlanmış aradan 24 sene gibi bir zaman geçtiğinde 1669 yılında fethedebilmiştir. O yıldan 1912 senesine kadar tam 250 sene Osmanlı toprağı olan Girit’in en önemli iki üç şehrinden birisi Hanya’dır. Ecdat zamanında adaya camiler yapılmış, çok sayıda hanlar da imar edilmiş. Bir rivayete göre de Hanya sürgün şehriymiş...
Rivayete göre bu şehre bu hanların bulunduğu şehir anlamına gelen Rumca “Hanlar” anlamına gelen “Hanya” ismi verilmiş. Hanya bugün de Girit adasının en büyük iki üç şehrinden birisidir...
Peki Gonya nedir? Deniz yoluyla adaya gelip bu Hanya şehrine ulaşmak isteyenler için köşede küçük bir köy vardır. O köy köşede bir köydür ve bu köye köşe anlamına gelen “gönye” ismi verilmiş. Gönye kelimesi zamanla telaffuzda değişikliklere uğrayıp “Gonya” hâlini almış. Hatta ülkemizde daha da değiştirilerek Konya şehrine dönüştürülmüştür. “Görürsün Hanya’yı Konya’yı” şeklinde de iş bilmeden, hesap kitap yapmadan alınan aceleci karar için karşıdakini ikaz etmek anlamında kullanılan bir deyim olmuştur. Doğrusu “Hanya’yı Gonya’yı” şeklindedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.