Aslan merttir, söz verdiğini yemez ama -2-

A -
A +
Aslan tilkiyi çakalı kurdu dinledikten sonra demiş ki:
-Ben aslanım. Sözümde dururum. Aslan merttir. Söz verdiğini yemez. Yiyecek olduğuna da söz vermez.
Aslanın bu kararlılığı karşısında bir an için ümitsizliğe düşmüşler. Ama gel gelelim av da bulunmuyormuş bir türlü… Tilki yine bir kurnazlık düşünmüş. Toplamış arkadaşlarını ve anlatmış planını:
-Biz hepimiz aslanın huzuruna varacağız. Diyeceğiz ki: "Sayın kralım… Sizin böyle günden güne erimeniz karşısında bizim de yüreklerimizin yağı eriyor. Sizin için canımız feda olsun. Bizi yiyin efendimiz!" 
Aslan bizleri yemek için acele etmeyecektir. Ama deve kendi kendini sunduğunda razı olur.
-Haydi iş başına öyleyse…
Hemen devenin yanına varmışlar. Aslanın avsızlıktan perişan olduğunu, ona böylesi günde dostluk ve sadakat göstermeyip de hangi günde göstereceklerini anlatmışlar. Zaten aslanın dostlarını yemediğini kendisinin de iyi bildiğini söylemişler. Psikolojik baskı kurmuşlar.
Deve ise “Bu kararı kendiniz için alabilirsiniz. Beni niçin kendi kararınızı uygulamaya zorluyorsunuz” diyememiş. Kabul etmek durumunda kalmış. Hep birlikte kralın huzuruna çıkmışlar. Önce Kurt söylemiş:
-Sayın kralım, avsız günler geçirdiğimizi biliyoruz. Siz başımızda olmadıktan sonra… 
Aslan, “olmaz” demiş… Sen en önemli yardımcımsın.
Çakal ileri atılmış:
-Beni yiyiniz efendim.
Tilki hemen araya girmiş:
-Aman efendim onun eti fena kokar. Zaten hastasınız. Beni yiyiniz…
-Bu sefer de kurt araya girmiş:
-Aman kralım bizim en önemli stratejimizi o yapıyor.
Sonra hep birlikte gözlerini deveye dikmişler. Bunca arkadaşın kendini feda ettiği bir ortamda devenin kendini feda etmemesi yakışık almazmış. Bu kadarını deve de anlamış. Bir adım öne çıkmış mecburen:
-Efendimiz o zaman beni yiyiniz. Canım size feda olsun.
Bu söz üzerine aslan demiş ki:
-Ben sözümde durdum ve sizi yemedim. Ama madem siz kendinizi feda ediyorsunuz, o zaman sözümü bozmuş olmayacağım...
Böylece zavallı deveye iki pençe atarak işini bitirmiş. Aslan aç karnını katır kutur doyururken diğerleri sabırsızlıkla aslanın karnını doyurmasını beklemişler. Ardından da deveden arda kalanları yiyip karınlarını bir güzel doyurmuşlar.
            Muhsin Taha-Ankara
 
 
 
 
ŞİİR
 
           Ey Ayasofya!
 
1453’te Bizans’tan kurtuldun
1453’te Fatih'le yeniden doğdun
Mimar Sinan’la hayat buldun
Medreselerinde nice talebe okuttun
 
Ey Ayasofya!
İçinde ne hatıralar sakladın.
Kiliseyken hep ağladın,
Müze olarak hasta oldun.
Cami oldun şâd oldun.
 
Ey Ayasofya!
Seksen altı sene dayandın,
Sabrettin yine sen kazandın.
Hasretinle bizleri de yaktın
Şimdi duyanları kıyama kaldırdın.
 
Ey Ayasofya!
Hamdolsun yeniden cami oldun
Müminlerin gönlü şaduman olsun
Fatih'in vakfiyesi hep korunsun.
Hizmeti geçen hep hürmet bulsun.
                                      Gülâbi
 
 
 
UNUTULMAZ MEKÂNLAR
 
ŞEYH LÜTFULLAH EFENDİ CAMİİ: Balıkesir merkezinde Balıkesir’in manevi bekçilerinden Şeyh Lütfullah Efendi tarafından 1429’da yaptırılmıştır. Orijinal hâliyle günümüze gelemeyen cami 1907’de yenilenmiştir. Bahçesinde kendi mezarı olmak üzere 100 civarında kabir bulunmaktadır. Cami Balıkesir’in önemli tarihî eserlerindendir.
Şeyh Lütfullah da Veliler Velisi Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin ünlü talebelerinden ve müritlerinden birisidir. Balıkesir ve civarının manevi mimarlarının başında gelmektedir.
Şeyh Lütfullah Efendinin mezar taşında yazılmış olan manzumeden İsfendiyaroğlu neslinden geldiği, Karesi’de doğduğu anlaşılmaktadır. 17 yıl Hacı Bayram-ı Veli’nin vekilliğini yapmıştır. [Kübra Can]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.